Tüm dünya koalisyon güçleri ve emperyalist emeller taşıyan güçlerin ortak silahı olan İŞİD, bu kez Türkiye’de eylemini gerçekleştirmişe benziyor.
Öncelikle tüm Türkiye’deki insanların başı sağ olsun. Ölen bu şehit genç kitleye de Allah’tan rahmet diliyorum.
Uluslar arası terör dedim ve bunu tüm dünya kamuoyu böyle kabul etmiştir. Kan, gözyaşı, yıkım, talan ve darmadağınık ettiği topluma bir şeyler dayatmaya çalışıyor.
Tüm uluslar arası istihbarat güçlerinin yer aldığı bu terör örgütü, başta Ortadoğu olmak üzere tüm dünyada emperyalist güçlere hizmet etmek ve onların çıkarlarını korumak için çalışmaktadır.
Fransa’da yaptığı eylem ile Suriye ve Irak’ta… yaptığı eylemlerin tamamında bu amaç ve hedefler güdülmektedir.
Bu yüzden bugün MİT’in de içinde yer aldığına inandığım bu organizasyonda, Türkiye’yi hedef alan bu eylemde, bazı gizli hesaplar ve büyük güçlerin çıkar projelerinin ihtiyacından oluşmuştur.
Ben bu büyük bombalı saldırının altında iki senaryonun olduğunu düşünüyorum. Bu tamamen benim fikrim olduğu için bu sonucun, tahmin olduğunu söylemek istiyorum.
Birincisi, son günlerde Suriye sınırında yapılan askeri yığınaklar, Batman, İncirlik ve Malatya gibi hava meydanlarındaki askeri hareketlilik, Türkiye’nin sınır ötesi harekat söylentilerine dayanarak…
Türk askerinin Suriye’ye girişi için sınır ve sınır içinde güvensiz bir ortamın oluşturulması bu saldırıların arttırılarak, İŞİD örgütüne yönelik sıcak takip bahane edilerek fiili durumla bu hareketin gerçekleştirilmesi yani işi zorunlu bir oldu bittiye çekmek…
İkincisi ise yine iç siyasete yönelik olduğuna inanıyorum, bunun da bağlantılarını kafamda şöyle kurguluyorum.
Tek başına güçlü bir şekilde mecliste çoğunluğu yakalamayan AKP, hem yalnız başına iktidarı kaybetti, hem de cumhurbaşkanının başkanlık emellerine kavuşamadı…
Tüm bunların yeniden istenen duruma gelmesi için AKP ve iktidarın masum ve mağdur pozisyonuna geçmesi, HDP’nin de terörle bağının kuvvetlenmesini sağlayarak, rüzgarı tersine çevirme çabaları olarak görmekteyim.
Neden ve nasıl? Sorusuna gelince… Öncelikle seçimden sonra, barış ve çözüm sürecinin bitmesi için elinden geleni yapan AK Parti, en sonunda PKK’ye de, barış süreci bitmiştir lafını söyleterek, terör faaliyetleri ve karşılıklı saldırıların başlamasının yolu açılmıştır.
Bir diğer gerekçe ise bu güne kadar İmralı heyetinin Öcalan ile görüşmesine izin verilmemiş ve tüm talepler geri çevrilmiştir.
Ardından cumhurbaşkanının barış süreci ve Dolmabahçe görüşmelerindeki son tavrı ile kimseyle masaya oturmadıklarını ve bu sürece karşı olduklarını ifade etmesi olmuştur.
En son işaret ise, her lafın başında ve sonunda, teşkilatlarına erken seçime hazır olun talimatlarının verilmesidir.
Başı İŞİD ile belada olan, her yerde çatışmaların başladığı bir dönemde yeni seçimden çıkan bir partinin, hemen seçim istemesi sizce mantıklı mı?
O halde bizlerde hem savaşa, hem seçime hazırlanmalıyız. Demirtaş’ın ifade ettiği gibi herkes kendini savunmak için güvenliğini sağlasın.
İmsak | Güneş | Öğle | İkindi | Akşam | Yatsı |