IŞİD aslında globalleşen dünya ekonomisinin yeni silahlı, gücü olarak başta Ortadoğu olmak üzere Afrika, Asya ve Avrupa’da faaliyet göstermektedir.
21. Yüzyılın başında ekonomik kaynakları globalleştiren emperyalist ülkeler bunun sonucu olarak dünyadaki tüm ekonomik sosyal ve siyasal kaynakları eline geçirmek için bölge ülkelerinin kara para ve kara kaynaklarını ele geçirmek için çok büyük bir proje başlattı.
Önce bunun adına Büyük Ortadoğu Projesi adını verdi. Daha sonra bu proje ile geliştirdiği çalışmaları ‘Arap Baharı’ alt yapılanması ile kaynakların başıboş bırakılması ve tüm yönetim kademelerini yeniden dizayn etmek için çeşitli sözde halk hareketleri başlattı.
Projenin karşısında duran tüm devlet ve sistemleri yıkmaya karar veren bu projede birinci aşama zenginlik kaynaklarını ele geçirmek, ikinci aşama zengin olan ülkelerin kaynaklarını teröre karşı silahlanma ile kendi kasasına aktarmak.
Bugün bu güçlerin ortak projesi olan Global terör örgütleri: İŞİD, El Kaide, Boko-Haram… gibi örgütlerin tamamında amaç kaos ve karışıklık çıkararak tüm bölge ülkelerinin silah yatırımı için kapılarına gelmesini sağlamak…
Bugün dünya emperyalizminin en büyük ve en önemli gelir kaynağı Petrol veya diğer sanayi ürünleri değil tamamen silah sanayisine bağlı bir gelişmedir.
Bu yüzden bugün yönünü bölgedeki Kürtlere çeviren IŞİD örgütü hem Irak hükümetinden, hem Bölgesel Kürt Hükümeti’nden milyonlarca dolar kasasına aktarmaktadır.
Bir yandan IŞİD’e silah satmayı mubah gören emperyalizm, bir yandan Irak Hükümetine, bir yandan Kürt güçlerine bir yandan da diğer bölge ülkelerine muazzam bir silah satışı gerçekleştirmektedir.
Dikkat ederseniz bu örgütleri kurdukları ülkelerin başına da bela ederek, onlarında silah sanayine destek vermelerini sağlıyorlar.
Özellikle bu projenin baş aktörleri olan Suudi Arabistan, Bahreyn, Katar ve Türkiye gibi ülkeler rahat kalacaklarını sanıyorlarsa yanılmakta olduklarını er geç anlayacaklar.
Şimdiden bu yanılgılarının sinyallerini almış bulunuyorlar. Bizzat Suudi ailesinin finansmanı ile kurulan ve güçlenen IŞİD bu aralar bu ülke içinde birkaç bombalı faaliyetini gerçekleştirdi bile…
Bakın daha birkaç gün önce bu ülkede gizlenen ve eylemlere hazırlandıkları iddia edilen 450 IŞİD militanının yakalandığını duyuran Suudi Arabistan, bugünlerde bu bela ile ciddi şekilde başı dertte görünüyor.
Sıra Türkiye’ye gelince, emperyalist ülkelerle aynı projede yer almakla kurtulacağını sanan iktidar bu projede fiilen yer alarak, tek tek Afrika ülkelerinde, hükümetlerin devrilmesine ve devlet otoritesinin örgütlerin eline geçmesine adeta bayram ediyordu.
Kendini bu olup bitenlerden soyutlayan, proje sekretaryası, ülke liderlerinin birer birer kaçmasına adeta kına yakıp göbek atıyordu.
Neymiş demokratik değillermiş, neymiş diktatörlükle yönetiliyorlarmış, neymiş sistemleri kapalıymış… Ama bugün bu terör faaliyetlerini içinde his eden bu devlet ve iktidarı şimdi ne yapacağını şaşırmış. Ha bire ekonomiyi düzeltmek ve göstergelerle oynayarak, halkı isyan etmekten, uzak tutmaya çalışan, Türkiye en sonunda kendisini de bu ateşin içinde görmeye başladı.
Arap Baharı belki Araplar için bahar oldu… Ama bu bizim için tam bir Sibirya kışına döneceği şimdiden belli.
Bu ülkelerin yaptığı gibi Türkiye devleti de, kesenin ağzını açacak ve konvansiyonel silah ekonomisine, Global terör baskısı altında mecburen katkı sağlayacaktır. Bugün Suruç, yarın nerede olacağı belli olmayan bu tür saldırılarla biz de kendimizi IŞİD savaşı içinde bulacağız.
İmsak | Güneş | Öğle | İkindi | Akşam | Yatsı |