Dün 1 Eylül Dünya Barış Günü'ydü, ama bizim coğrafya bugüne maalesef savaş içinde girmiş oldu. Ölen ve öldürülen kardeş kanı dökenlerin iki tarafı da bu durumdan ve çatışmalardan maalesef memnun değil.
Söz de halkları adına savaşan Devlet ile örgüt silahlı güçlerinin halkları onlardan biran önce barış istemesine rağmen çatışan ve çarpışan taraflar uğruna mücadele ettikleri halkların çağrısına kulak vermiyorlar.
Her gün olduğu gibi bugünde de kan akmaya ve ailelerin yüreği yanmaya devam etti. Kimse bu akan kanın nasıl duracağını kestiremiyor.
1 Eylül Dünya Barış Günü'nde herkes İmralı'dan bir barış çağrısını beklerken, maalesef İmralı sessizliğini bozmadı ve barış güvercinlerini Kürdistan üzerine gönderemedi.
Herkesin ve herkesimin sesine kulaklarını kapayan, örgüt ve devlet birlikleri, maalesef barışa ve ateş kesmeye niyetleri yok. Almanya gibi bir AB üyesinin girişimleri, sivil toplum örgütlerinin çağrıları, insanlarımızın feryat ve figanları şimdilik duyulmuyor ve dikkate alınmıyor.
Dün gözlerini meydanlara ve kulaklarını İmralı ya çeviren halkımız maalesef beklediğini bulmadı ve iki tarafında, savaşta kararlılık çabalarına kalbi kırık olarak şahit oldu.
Türk Devleti ve iktidarı tutuklamalarını belediye eş başkanları ile sürdürürken, yabancı gazetecilerin yanı sıra, yerli gazete ve televizyon kanallarını susturmaya yönelik çabalarını sürdürüyor…
Paralel devlet yapılanmasının yandaş basını olarak bilinen, Kanal Türk Televizyonu ve birçok basın yayın kuruluşunu elinde bulunduran Koza İpek Holdinge ait 23 şirkete eş zamanlı baskın yapan iktidar polisleri, muhalefetin sesini ve görüntülerini kesmeye yönelik ciddi bir adım daha atmış oldu.
Bundan sonraki adımın ise Zaman Yayın Gurubu ve Cihan Haber Ajansı olacağı, muhalefet basını susturma operasyonlarının süreceği tahmin ediliyor.
Bu arada AK Parti dün yani 1 Eylül Dünya Barış Günü'nde parti olarak ilk şehidini verdiği iddia ediliyor…
Diyarbakır AK Parti Gençlik Kolları Başkanı'nın öldürülmesi bölgedeki, AK Parti siyasetine bir göz dağı olacağı iddia ediliyor.
Bugüne kadar şiddetten uzak ve tamamen demokratik bir mücadele verdiklerini iddia eden AK Parti bundan sonra, yani yeni konseptte bölgedeki siyasi çalışmalarının nasıl bir şekil alacağı tahmin edilmiyor.
Yani 1 Eylül gününde sağlanamayan barışın seçim gününe kadar sağlanmaması halinde bölgede gerçekten sağlıklı seçimlerin yapılması çok zor bir hal alacaktır.
AK Parti iktidarının bu ateş çemberi içinde, alel acele seçim kararı almasına bir anlam veremiyorum, ya hesaplarını iyi yapamadılar veya hesaplarını gizliyorlar!
Biz dün barışı kaçırdık ama bugün ve yarın en kısa sürede yakalamamız gerekiyor, halkların sesine ve çığlığına kulak verilmelidir. Ama saraydan bu sesin duyulmadığı, aşağıda adli yıl açılışı mesajından anlaşılmaktadır. Bu açıklama ile bu savaşa hukuk ve adalet örtüsü örtme görevi yargıya verilmekte olduğu anlaşılmaktadır. Yani barış ve ateşkes yok katliam ve cinayetlere hukuki kılıf var!
“HÜSRANA UĞRAYACAKLAR"
Terör örgütlerini ve devlet içine sızmış paralel çeteleri maşa olarak kullanarak, iç ve dış siyaset-toplum mühendislikleriyle Türkiye’yi hedeflerinden uzaklaştırmak isteyenler, bir kez daha hüsrana uğrayacaktır. Bu konuda en büyük görev adalet sistemimize düşmektedir."