Dün KCK operasyonları yüzünden halkın sandığa yansıttığı iradesine, Necdet Atalay’ı içeri alarak ipotek koyan devlet yetkilileri, bugün YDG-H operasyonları çerçevesinde, yine Batman Belediyesini Başkansız bıraktılar…
Sabri Özdemir seçildiği hatta aday olduğu günden bugüne, Cami ile Kilise arasında kalan derviş gibi iki tarafa da yaranmadı ve örgüt ile devlet arasında sıkıntı yaşamaya ilk günden beri başladı.
İlk günlerden beri örgüte uyum sağlamak için çok sıkıntı yaşayan, Özdemir bir ara istifa etme aşamasına geldiğine bile şahit olmuştum.
Ama onu iktidara taşıyan iradeye ihanet etmemek adına, bu sadakatini sürdürerek, tüm eylem ve etkinliklere katılmaya çalıştı.
Zaten Başkanlık dönemi ile aynı tarihe rastlayan KOBANE olayları yüzünden doğru dürüst Başkanlık koltuğunda oturamayan Başkan, Batman’a istediği anlamda hizmet edememenin sıkıntısını yaşıyordu.
Birçok projeleri ve geleceğe yönelik planları vardı… O gerçek Batmanlı olarak eline geçen bu fırsatı değerlendirmek istedi.
Hasbel kader seçilmiş olsa da bunu Özdemir ailesinin bir hizmet eseri olarak kalıcı hale gelmesini istiyordu.
Ama devlet tarafı onu PKK’li ve örgüt elemanı olarak yasaklı başkan, sıfatıyla dışlarken, örgüt ise dışarıdan kazanılmış bir başkan gözü ile ona temkinli yaklaşmakta ve yetkileri konusunda Eş Başkanı daha fazla dikkate almaya çalışıyordu!
Özdemir, Batmanlıların hizmetinde ve onlara yönelik çalışma özlem ve hasreti içindeyken, bir taraftan da örgütü memnun etmek ve devleti ikna etme peşinde, gayret sarf ediyordu.
Bu şekilde görevden alınışın aslında sözde hukuk devleti ve demokrasi iddiasında bulunan devletin bir ayıbı olarak görmekteyim.
Bu sistem her seçim öncesi ve sonrası bu halk ile oynuyor ve bu oyununu her zaman sürdürüyor. Önce gelin legal olun, siyaset yapın ve demokratik bir şekilde, sandığa gidin temsilcilerinizi idarecilerinizi seçin diye çağrıda bulunuyor, ardından da seçilmişleri sudan bahaneler ile görevden alarak, demokratik tercihlerimize yasak getiriyor.
Hakeza yaptığı iddia edilen eylemleri ve daha nice söylemleri bizzat başkan tarafından duymayan ve görmeyen kalmamıştır. Ancak adaylık sürecinde bu durumlardan bahsetmeyen ve bunu engel olarak ortaya koymayan yetkililerin; bir anda bu şekilde davranması adeta halkı ve iradeyi nasıl hiçe saydığını net olarak ortaya koymaktadır. 2 dönemdir “Seçilebilirsin ancak yönetemezsin” tavrıyla aslında demokrasinin sadece lafta kaldığını da bize göstermiş oldular.
Bu nasıl bir üst akıldır bu nasıl bir hukuk devleti yapılanmasıdır. Bu davranış ile devlet hepimize topyekun dağa çıkın demek istiyor ve fikir düşünce, siyasi ve demokratik şekilde yaşamamızı bize çok görerek kafamızın beynimizin içindekiler yüzünden bizi suçluyor ve cezalandırıyor.
Aslında devlet ve sistem bize; benim dışımda düşüncelere kapılmayın, farklı tercihlerde bulunmayın, önünüze ne konulursa onu kabullenin ve farklı düşünmeyin diyor.
Yani beynimiz ve vicdanımızı hiçe sayıyor ve bizi insan olarak kabul edilmiyor. Siyasi tercihlerimize saygı duyulmuyor. Ancak halk bu durumu fark etmekte ve hiçbir gücün buna engel olamayacağını da yavaş yavaş anlamaya başlamaktadır. Bu durumun halktaki reflekslerinin telafi edilemez sonuçlara yol açmaması umudu ile…