Çözüm sürecinin çözümsüzlük, çözülme ve hatta çatışma sürecine dönüşecek diyenlerden biriydim. İlk günden beri bu çözümün altında yatan farklı ve gizli emellerin her iki taraftan da olduğuna inanıyordum.
Bu konuda herkes bu gerçeğin farkında olmasına rağmen, iyi dilek ve temenniler yüzünden, herkesin kulağına hoş gelen seslere kulak vermesi nedeniyle, belki, olabilir, neden olmasınlar…
Bu sürecin bu güne kadar gelmesine neden oldu. Son görüşme ve gelişmeler gösteriyor ki, devlet kanadı kendi hakimiyet ve üstünlüğünden, devlet olma havasından hiçbir ödün vermediği gibi karşı tarafı muhatap kabul edecek bir tavır içinde görülmüyor.
Devlet ve iktidar hatta ordu halktan gizli anlaşmalar ve görüşmeler yaparken bu diyalog ortamı ortaya çıkınca hemen dümeni kırıyor ve oralı olmuyor.
Oslo görüşmelerinde bu böyle oldu. Esirlerin bırakılmasında, petrol naklinde ve diğer tüm işlerde örgüt muhatap alınırken hep inkar edilmiştir.
Yani devlet kendi devlet yapılanmasına sığdıramıyor bir örgütle masaya oturma gerçeğinin açıklanmasını. Ben görüşeyim, gerektiğinde anlaşayım, ama kimse bunu bilmesin, yüzyıl önceki kafa ve dünya yapısına göre gidiyor…
Newroz açıklamasında Eşme ruhunu vurgulayan liderin sözlerini, yalanlarcasına Süleyman Şah Türbesi ile ilgili hiçbir anlaşma olmadığını söyleyen Genelkurmay, Mardin’de operasyonlar başlatarak, örgüt ile yeni bir çatışmalı ortama girdi.
Başkan Erdoğan sürecin canına ot tıkarcasına, Kürt sorunu yok, önce uygulamayı görelim… gibi memnuniyetsizliğini dile getiren açıklamaların ardından MİT ve Genelkurmay raporları basına verilerek, silahsızlanmanın olmadığı ve seçim sonrası savaş hazırlığı yapıldığı açıklamaları yayınlandı.
İşte iki tarafın son açıklamaları: “Abdullah Öcalan'ın PKK'ya yaptığı silah bırakma çağrısıyla ilgili Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "Uygulamayı görmeden inanmayız" çıkışının arka planında, kendisine verilen istihbarat raporlarının olduğu iddia ediliyor. Habertürk'ün haberine göre; bu raporların ayrıntısı ortaya çıktı.
Çözüm süreci, belki de ilk adımın atıldığı günden bu yana en kritik dönemini yaşıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın süreçle ilgili hükümete uyarılarının artması, Abdullah Öcalan'ın Newroz'da 'Eşme Ruhu' vurgusu ve bu vurgunun Genelkurmay tarafından yalanlanması kafaları karıştırdı.”
Hükümet kanadından bu açıklamalar yapılırken, HDP tarafından ise bu açıklamaya karşılık, şu sözler sarf ediliyor. İmralı Heyeti'nde yer alan isimlerden HDP İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, “Bugün Kürtlere kükreyenler, bu ordunun başına çuval geçirildiğinde terbiyeden ölecek gibi sesini çıkarmadı. TSK, iktidar bloğu arasındaki çatışmayı Kürtlere ihraç ederek bundan kurtulacağını düşünüyor” dedi.
HDP’den Genelkurmay Başkanlığı ve Genelkurmay Başkanı Necdet Özel’e tepki geldi. Konuya ilişkin açıklamalarda bulunan HDP’li Sırrı Süreyya Önder, “Genelkurmay Ortadoğu halklarına katliam getiren güçleri terörist olarak nitelese, ülkesi için daha hayırlı bir iş görmüş olur” dedi.
Şimdi bu karşılıklı açıklamalardan halk ne sonuç çıkarmalı ve gözü yaşlı analar, yetim kalan çocuklar ile bu vatanın evlatları nasıl bu iki taraftan da umutlu olabilir. Ben hiç umutlu değilim ve bu tavırların bizi bir felakete doğru götürdüğüne inanıyorum.