Son birkaç yıl içinde birçok savaş beklentisi ile birçok ekonomik ve sosyal krizler yaşamaktayız. Suriye savaşından önce Irak krizi ile başlayan bu savaş ve krizler son yıllarda adeta kronikleşti.
Bundan sonra savaşa girsek, silahlar sıkılsa, bombalar patlasa, evler viran olsa, halk ölüp sürgün olsa bugünden kimsenin umurunda olmaz…
Eski zamanlarda olsa, bir savaş veya çatışma ortamından kaçan sığınmacılar için dünyanın öbür ucunda olsak, yardım ve gıda malzemeleri yetiştirmeye çalışırdık.
Şimdi kimin umurunda, bu soğuk hava da, Avrupa kapılarına dayanan binlerce aç, açık, yalınayak mültecinin yaşadığı dram…
Artık biz bu haberleri film izler gibi izlemeye başladık ve sıradanlaşan bu olaylar, kapımızda yaşayan binlerce mülteciye bile duyarsız olmaya başladık.
Batman ve çevresinde kamplarda yaşayan yüzlere varan Ezidi ve Suriyeli mültecinin bugünlerde ne yaptıkları ve nasıl yaşadıklarını kaç kişi artık merak ediyor ve acılarını paylaşıyor.
Önümüzden her gün elini açarak dilenen bu insanlar ve sokaklarda, sefil bir hayat içinde yaşayan çocuklarını kaç kişi düşünüyoruz?
Hafızamda hala canlı olan savaş senaryolarını sıralamaya çalışıyorum. İlk önce Beşar Esad, Suriye krizinin çıkış sebebi olarak gösterdiği başbakana karşı Türkiye’ye savaş açacağını ilan etti ve biz bu tehlikenin oluşturduğu baskı ile savaş korkusu yaşamaya başladık…
Bu iç savaşın başlaması ile birlikte başlayan, ekonomik sıkıntılar ve ticari faaliyetlerin etkilenmesi, piyasalarda birçok sektörün kriz içine girmesine neden oldu.
Özellikle bu ülkeye bağlı faaliyet gösteren ve ticareti ile bu ülkenin sınır boyunda yer alan il, ilçe ve köyler tam bir kriz içine girmeye başladılar.
Ardından Rojava Kürdistan’ı ile çıkan kriz ve bu olayların getirdiği bölgesel savaş tehlikesi ile tüm bölge hatta Türkiye’nin geneli etkilendi.
Hemen akabinde IŞİD’in ilan ettiği savaş bu savaş beklentisi ile oluşan farklı bir ekonomik kriz, yine bölgede başlayan tedirginlik ve dolaşan canlı bomba korkusu ile belirsizlik ortamı.
Daha sonra Ortadoğu’da konsept değişikliği ile Suriye krizinde taraf olan Rusya’nın, bu ülke üzerinde ve bazı bölgelerde hak iddia etmesi ile çakışan Rusya-Türkiye çıkarları, oluşan bir Rusya savaşı beklentisi ile bu beklenti sonucu, çıkarılan ekonomik kriz ile tüm bölgelerin etkilenmesi…
Bu gelişen olaylar çok kısa zamanda olmasına rağmen, uzun ve kalıcı etkiler bırakarak, tarım ve hayvancılık, turizm ve sanayi sektörüne kadar her kesimi büyük bir krize sürükledi.
Şimdi son olarak karşı karşıya kaldığımız Irak savaşı beklentisi ile yeni bir savaş ve kriz ile karşı karşıyayız.
Musul yakınlarındaki askeri birlik bahane edilerek, Türkiye ye karşı adeta savaş açan Irak merkezi hükümeti, bir tas suda fırtına koparırcasına tehditler savururken, biz bu coğrafyada yaşayan ve tüm olup bitenlerin perde arkasından habersiz olanlar, yeni bir savaş ve kriz beklentisi ile endişelenmeye başladık.
Bundan sonra, savaşla kalkıp savaşla uyumaya başladık yine, yine yatırım ve ticaretimizde belirsizlik ortamına girdik ve yine dolar, altın aldı başını gidiyor!
Ne yapacağını bilmeyen bu halk olası bir savaşta, kaçacağı barışık bir devlet olmadığı için nereye kaçacağını da bilmiyor.
Dört tarafımızı düşmana çeviren bu iktidar sıfır sorun ile geldi, sıfır dost ile işi götürüyor… Sığınacağımız ve bir tas su isteyeceğimiz kimsemiz kalmadı yani komşuluk ve dostluk adına.
İmsak | Güneş | Öğle | İkindi | Akşam | Yatsı |