Kapitalizmin kitabını yeniden yazmak lazım diyen Ali Koç, sosyal adaletin hakim olduğu İslam ekonomi yapısından habersiz olduğu için arayışını eski çöplüklerde sürdürüyor.
Kapitalizmin her zaman eksik olan yönü sosyal adalet ve eşit dağıtım yönü olduğunu bilmeyen yok. Bunun için yeniden Kapitalizmin kitabını yazmaya gerek yok.
En başta ve sistemin en içinden biri olan Sayın Koç, bugün sosyal adalet düşüncesinin uyanması onun bu sistemden sıkıldığını ve rahatsız olduğunu gösteriyor.
Büyüme, Gayri Safi Milli Hasıla (GSMH), işsizlik ve enflasyon ile faiz ve döviz gibi enstrümanların hakim olduğu bugünkü Kapitalist sistemde, sadece devletlerin ekonomik gücünü ve Kapitalist sistemin dönen çarklarını ifade etmektedir.
Bu tür sistemlerde yaşayan halk daima sömürü, eşitsizlik, adaletsizlik ve yoksullukla pençeleşmektedir. Örneğin kişi başına 30 Dolar milli gelir düşen Yunanistan, halk işsiz ve perişan, açlıktan ölenler ve dışarda açıkta yaşayanlar bir hayli fazla…
Şimdi gelelim diğer kapitalist ülkelere Almanya, Amerika, İngiltere… Bunların tamamında sosyal adaletsizlik ve adaletsiz dağılım nedeniyle büyük kitleler açlık sınırında yaşam mücadelesi vermektedirler.
Bunun için Ali Koç : “Büyümeden elde edilen kazanımlar toplumun tüm kesimlerine fayda sağlayacak şekilde yaygınlaştırılmalı ve sosyal kalkınmaya hizmet etmeli. Bu da ancak ekonomik ve sosyal politikaların bir arada gözetilerek tasarlanmasıyla gerçekleşebilir. Örneğin ekonomi politikaları, istihdam ve eğitim politikalarıyla birlikte değerlendirilmeli. Bu da ancak ve ancak politika geliştirmede aktif bir sosyal diyalog ve ilgili tüm tarafların katılımıyla mümkün. İş dünyası, işçi kuruluşları, sivil toplum ve üniversiteler bu süreçlerde etkin olmalı.” demektedir.
Başka bir ekonomist ise özellikle AKP iktidarının popülerleştirdiği, Sumru Altuğ, Kapitalizm ekonomi enstrümanlarını inkar ederek krizleri yeniden yorumlamaya çalışarak, iktidarın ekmeğine adeta yağ sürmektedir.
ALTUĞ: KRİZ İKTİSADİ FAALİYET DARALMASIDIR
Bazen diyorum ki bizler geçmişi unutuyoruz, geleceğe de hep böyle acaba şaşılacak bir şey olarak mı bakıyoruz. Hayır öyle bakmayalım, kriz aslında bir iktisadi faaliyetin daralmasıdır. Birtakım endikatörlerle beraber meydana gelir. İflaslar, borç alma zorlukları, faizlerde ve fiyatlarda dalgalanmalar, yatırımın azalması, tüketimin azalması gibi. Bir takım endikatörlerle birlikte gelir.
TÜRKİYE'DE KRİZ EDEBİYATI VAR
Türkiye’de bence bir kriz edebiyatı var. Ben bundan çok hoşlanmıyorum. Yani kriz şu, kriz her an gelebilir, çok korkmalıyız, krizi anlayamayız.
TEK BİLDİKLERİ CARİ AÇIK, FAİZ, DOLAR…
Hükümet kayıt dışını kayıt altına alıyor, vergi gelirini artırıyor. Cari açık, faiz ve devlet bütçesine bakılarak ekonomi yorumlanmaz. Tamam devlet bütçesi önemli ama cari açık ve faiz, ekonomiyi yorumlarken o kadar da önemli değil.
EKONOMİNİN BEL KEMİĞİ ZEYTİN AĞAÇLARIDIR, TARIMDIR, DUBLE YOLLARDIR” Diyerek, yolar ve Köprülerle sosyal adalet, işsizlik ve istihdam ile piyasa daralmasını tarif etmeye çalışıyor.
Kısacası bu konuda ağzı olan konuşuyor.
İmsak | Güneş | Öğle | İkindi | Akşam | Yatsı |