Siyasetin mantığına aklım ermiyor. Bugünlerde bölgemizde savaş ve çatışma ortamına rağmen siyasilerin söylemleri, hareket ve davranışları çok ilginç ve halkın beklentilerinden çok uzak.
Bölgemizde kan gövdeyi götürüyor, sokaklarımızda güven ve huzur yok, yasalar hak ve özgürlükler askıya alınmış…
Mecliste nerdeyse HDP’li vekillerin tamamı dışarı atılacak, hazırlıklar yapılıyor. Kimsenin sokağa çıkmaya ve toplu yerlere gitmeye cesaret etmediği ortamda Genel Başkan sokağa çıkma ve eylem çağrısı yapıyor.
Hem de çatışmaların sürdüğü ve kimsenin cesaret etmediği Sur sokaklarına halkı girmeye davet ediyor!
Bu da yetmiyormuş gibi hendekleri kapatma ve eylemleri sonlandırma garantisi veriyor kuşatma kalkması halinde!
Gerçekten bu çağrıya olumlu cevap alacağını mı sanıyor Demirtaş? Gerçekten hala kanun ve yasaların özgürlük ve hakların sağlanacağını mı sanıyor…
Bu kadar saf ve bu kadar olaylardan, olup bitenlerden habersiz olamaz… Bu kadar bu sistemi tanımayan ve bu ortamı bilmeyen bir lider olamaz!
Eğer bu yaptığına inanıyor ve olumlu cevap alacağını sanıyorsa aldanıyor. Saflık yapıyor ve hayal aleminde yaşıyor diyebilirim.
Şayet bu kadar etkili ve yetkili olacağına inanıyorsa neden doksan günden beri ve daha işin başında bu fonksiyonunu kullanmadı…
Sur’u, Cizre’yi, Silopi’yi, İdil’i boşaltıp kan akmasına engel olmadı? Bu kadar ölüm ve gözyaşından sonra, bu kadar yıkım ve sürgünlerden sonra yani doksan gün sonra bu işi bitirebileceğini iddia ediyor!
İnşallah derim ve zararın neresinden dönülürse kardır derim. Ama bu saatten sonra ne devlet, ne de örgütün kimseyi dinleyip bu girişimi kabul edeceğine inanmıyorum.
Demirtaş bugün için halka çağrı yapıyor ve şöyle diyor: “HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, sokağa çıkma yasağının sürdüğü Diyarbakır'ın Sur İlçesi’nde yasak ve ablukanın kalkması halinde, bir daha hendek ve barikat olmayacağını söyledi. Demirtaş, çarşamba gününden itibaren bütün Diyarbakırlıların, bulundukları yerden Sur'a doğru yürümeleri çağrısı yaptı”
“Çarşamba saat 16.00'da herkes bulunduğu yerden Sur'a doğru yürümelidir. Mahalle ve ilçelerden bu demokratik bir haktır. Tek bir insanın canına, malına zarar vermeden zarar gelmesine müsamaha etmeden bu demokratik hakkımızı kullanacağız. Halkımızdan ricamız kararlı ve ısrarlı olunmalıdır. Abluka da kalkmadan geri adım atmayacağız demelidir herkes. Bütün STK, meslek örgütleri, işçi, esnaf örgütleri ve kentimizdeki bütün derneklere çağrımızdır. Biz Sur içinde çatışmaların bitmesini istiyoruz. Sadece ablukanın kalkması yeterlidir. Bu saatten sonra biz AKP'den ve çatışma, savaş denkleminden medet umanlara halkın duyarlılığına saygı duyulmalıdır. Bir halk şehri yakılıp yıkılırken sessiz olamaz. Halkın üzgün olmasını bir teslimiyet şeklinde okuyanlar yanılıyorlar. Biz savaşa asla teslim olmadık, olmayacağız. Biz herkes için özgürlük ve adalet istiyoruz. Bize dayatılan savaş politikalarına ancak böyle durdurabiliriz. Talebimiz bellidir, abluka kaldırılsın. Eş Başkanlar olarak burada bulunan aileler ile birlikte çözüm nöbetine katılıyoruz. İnşallah tek kişinin burnu dahi kanamadan mevcut durumu stabil hale getireceğiz. Meseleyi bir gurur ve güvenlik meselesi olarak görenlerin bunun yerine çözüm adına ortaya koyduğumuz siyasi iradeye anlarlar ve çözüm konusunda Çarşamba gününe kadar bizlerle diyaloga geçip bir çözüm ararlar diye umuyoruz."
Her şeye rağmen bu çağrının halkın yararına sonuçlanması ve çatışmaların bitmesine vesile olmasını diliyorum.
Ama bunun bu kadar iyi niyetle sonuçlanacağını sanmıyorum. Çünkü Diyarbakır Valisi dün yaptığı açıklama da, Sur’un yüzde 98’inin temizlendiğini ve her türlü önlemin alındığını açıklaması…
Sivil vatandaşların güvenle güvenli bölgeye çıkması için her türlü talebe cevap verdik. Kanunsuz yürüyüş ve eylemlere müsaade edilmeyeceğini basına açıklamıştır…
Yani bugün bu eylemde ısrar edilmesi halinde şiddetin Diyarbakır’ın tamamına yayılacağı endişesini taşıyorum…
İmsak | Güneş | Öğle | İkindi | Akşam | Yatsı |