Bahar geldi, havalar ısındı, kan kaynamaya başladı. Tatil, piknik, gezme tozma zamanı, ama bu günlerde bunların hiç birini düşünecek halimiz yok!
Neden, niçin? Bu kadar güzel ve canlı olan bir bölge de bu günlerde savaş tehdidi altında kalan ve tam bir endişe, panik hali yaşayan Güneydoğu halkının hayata mutlu bakması imkansız…
Örgüt bir yandan, devlet bir yandan kılıçları çekmiş ve bizleri amansız bir savaşın içine çekmek için ellerinden geleni yapıyorlar…
Newroz ve Nevruz Bayramı bu baharda, hesaplaşmayı düşünüyor. Hatta tam kararlı görünüyorlar! İki tarafta bu halkın üzerinden satranç oyunu oynuyor!
Her iki tarafta halkını kullanmaya ve bu halkı bitirmeye çalışıyor… Bir taraf dinimiz, imanımızı kullanıyor, diğer tarafta vatan ve namus diyor!
Kime nasıl ne şekilde inanacağımızı şaşırmış ve şaşkınları oynuyoruz… Bazen zorla olsa da birinin koluna girip biraz oynasak da hemen ardından büyük sancılar ve sıkıntılarla oyundan çıkmak zorunda kalıyoruz…
Baharda büyük umutların yanında, büyük endişeleri de yaşıyoruz. Bahar bayramından önce operasyonlar bitecek derken, başka il ve ilçelere de yayılma tehlikesine şahit oluyoruz…
Bir taraftan tank ve toplarla yığınak yapılıyor, IŞİD’e karşı kullanılan OBÜS’lar ve cehennem toplarının namluları bu günlerde il ve ilçelerimize yönelmiş.
Diğer taraftan ise tüm Kürt halkının yanında ve onu koruyan kollayan, seven (!) örgütler birleşerek, baharda büyük taarruza hazırlanıyorlar…
Yani il ve ilçelerimiz yerle bir edilecek, örgütler ile devlet güç gösterisi yaparak hesaplaşacaklar!
Hesap nerede? Kiminle? Kürt halkının evinin içinde ve şehir ile kasabalarında… Kimler ölüyor? Kürt halkının çocukları, kadın ve erkekleri kadar, Türk halkının yoksul ve birkaç kuruşa muhtaç, paralı milisleri…
İki taraf da yaşasın vatan diyor ve iki tarafta bu halkın huzur ve mutluluğu için savaştıklarını iddia ediyorlar…
Bir taraf Kemalist Sistem ve yasalarının huzur ve güven getireceğini iddia ederken diğer bir taraf ise Marksist ve Leninist, sistem ve ilkelere inanarak, savaşıyor ölüyor ve öldürüyor…
Doğrusu bu son çatışmalarda, Batı devletleri ve Amerika nerede? Diye herkesin aklına bir soru geliyor. Ama onları hiçbir yerde göremiyoruz.
Ne devletin yanında ne örgütün yanında ne de arada ezilen masum halkın yanında! Sahiden bir ilginçlik yok mu bu işin içinde?
Şehirler yağmalanıyor, insanlar parçalanıyor, evler yıkılıyor, insanlar göçe zorlanıyor, ama dünyanın sesi hiç çıkmıyor!
200 Bin kişinin göçe zorlandığı bu bölgemiz tam bir iç savaş hali yaşamasına rağmen dünya tamamen görmezlikten geliyor!
Neyse biz dünyayı bırakalım bizim siyasilere bakalım. Başbakan Van’a gelerek bir şeyler söylüyor! Cumhurbaşkanı ise saraydan bir şeyler söylüyor.
Neymiş bir yıl içinde yeni bir Güneydoğu yapacaklarmış! Bunu ataları Osmanlılar da iddia etmişlerdi…
Ama o günlerden bu güne bölgemiz mahrumiyet ve sürgün bölgesi olmaktan bir türlü çıkamamıştır.
Bakın tüm Ergenekoncu polis, hakim, savcı ve memurları bu bölgeye süren bu iktidar, şimdilerde ise Paralelci adı altında tüm düşmanlarını bu bölgeye sürüyor!
Bu bölgeyi suçlular ve kanun kaçaklarının merkezi haline getirerek Teksas usulü yeni bir bölge kurmaya mı çalışıyorlar acaba?
İmsak | Güneş | Öğle | İkindi | Akşam | Yatsı |