Hayat ertelenmeye gelmez. Ömür kısa ve beklemek için bazı hayalleri ve projeleri kısa süreli de olsa ertelemeye değmez…
Çok karışık, karanlık ve karmaşık bir kaos ve çatışma ortamında yaşadığımız bir gerçek. Ancak her şeye rağmen bu dünyada yaşadığımız sürece amaçlarımızı gerçekleştirmek için çalışacak ve hayallerimizi gerçekleştirmeye çalışacağız…
Yatırımlarımızı, sevgimizi, aşkımızı, umutlarımızı, gelecek için her türlü plan ve programlarımızı, çocuklarımızın geleceğini ve kısacası hiçbir şeyi ertelemeye gerek yok.
Yaşıyorsak, nefes alıyorsak… Bu dünyayı imar etmek, toplumu kalkındırmak ve dünyaya barış getirmek için çalışmaya ara vermemek lazım.
Yaşadığımız bu süreç içinde kime yaklaşıyor ve kime soruyorsak ne yaptığını? Ne düşündüğünü? Ne yapacağını? Aldığımız cevapların tamamında; hele şu gün gelsin, hele bu eylem bitsin, hele şu kriz bitsin, hele bu çatışma ortamı sonlansın cevabını alıyoruz…
Evet, biz bu çatışmalı ortamların bitmesini beklersek daha çok beklememiz ve daha birkaç ömür geçirmek gerektiğini bilmemiz lazım...
Çünkü savaşlar, kavgalar ve karmaşa bizler seyirci kalarak köşemize çekildiğimiz sürece sonlanmaz ve bitmez.
Zaten karmaşa ve savaş çıkaranların amacı sessiz çoğunluğun sindirilmesi ve onların sahneden çekilmesidir.
Meydanın bu fitne ve fesat ordularına ve kitlelerine bırakılmasıdır bu savaşları çıkaranların amacı…
İşte bu yüzden bizler hayatı durdurmamalıyız ve hayatın kaynaklarını bu kan ve öfke meraklılarına bırakmamalıyız…
İş yerimizi her şeye rağmen daha bir şevk ve heyecanla açmalıyız, binalarımızın temellerini atmalı ve onları kat kat yükseltmeliyiz hem de daha modern ve daha sağlam…
Bizler yeni takım elbiselerimizi giymeli, tıraş olmalı ve kafeye giderek, sevdiklerimizle birlikte hoşça vakit geçirmeliyiz.
Bırakalım bu savaşı çıkaranlar ve bu dünyayı cehenneme çevirenler bu ateşte yansın ve kendileri bu cehennemde yaşasın.
Biz dünyada yaşamaya ve bu dünyayı cennete çevirmeye gelmişsek bunun için çalışmalı ve çalışmamıza ara vermemeliyiz.
Sevdiğimiz işleri yapmalı ve istediğimiz yerleri gezmeliyiz… Bizler bugünlerde yaşamın ve hayatın devam ettiğini herkese hissettirmeliyiz.
Havlu atmamalı ve bu dünyadan el etek çekmemeliyiz.
Neden mi bu cümleleri peşe peş e diziyorum? Çünkü hangi esnaf ve hangi iş adamına işi ile ilgili bir şey soruyorsam arkasından şöyle bir cevap alıyorum.
Bir site yapacaktım ama bu hendek savaşlarının bitmesini bekliyorum… Bir iş yeri açacaktım ama bu Newroz’un geçmesini bekliyorum…
Bazı planlarım var ama bu bahar aylarının geçmesini bekliyorum… Bu cevaplar bizleri geriye götürmeye ve toplumu tam bir kriz ortamına ve kaosa sürükleyecek beklentilerdir.
Bizler savaşa girmeden, savaş psikolojisi ve çatışma ortamını yaşamaktayız. Daha doğrusu bize bu atmosfer yatılmakta ve dayatılmaktadır.
Devlet olsun, örgüt olsun, yanlış yapanın karşısına çıkıp yanlış yapıyorsunuz dememiz ve onlara bu yanlış yoldan ayrılmalarını dayatmalıyız…
İşimizi gücümüzü, sevgimizi ve umutlarımızı ertelememeliyiz, meydanı karanlık ve karamsar kişilere bırakmamalıyız. Umudunu barıştan kesip savaşanlara inat barış ve kalkınmaya yönelmeliyiz…
Oysa bu bombalar ve bu katliamlar Avrupa’nın başkenti Bürüksel de bile yaşanıyor ve bizden daha fazla etki gösteriyor…
İmsak | Güneş | Öğle | İkindi | Akşam | Yatsı |