İnsanlığın yerleşik hayata geçip ve toplu yaşama başladığı günden bu yana hep asayiş ve güvenlik sorunu yaşamıştır.
Her zaman iyi komşu, iyi mahalle sakini ve iyi şehirli hemşeri ile karşılaşmak mümkün olmuyor, yani huzur ve güven içinde yaşamak her zaman sorun oluyor.
Öyle bir sosyal yaşam dönemine girmiş bulunuyoruz ki, artık ailenin içi bile güvenli değildir. Karı koca, kardeşler, ana ve baba arasında bile güven ve huzur içinde yaşama imkanı bulamayan toplumumuzda, devletin güvenlik gücüne ihtiyaç duyuluyor.
Ben devletin güvenlik gücü olan Polis’in anlam ve önemini bilen biriyim. Polis denince aklıma kanun, yasa, güvenlik, asayiş, barış ve özgürlük geliyor…
Bu temel ihtiyaçlarımızın sağlanması için Polis’e ve Polis Teşkilatına mutlaka çok ihtiyaç vardır. Bakmayın bugün her yönü ile ve tüm kurumları ile laçkalaşan bir sistemde, haliyle Polis’in asli görevini yapmadığı ve çeşitli güçlere alet olduğuna şahit olabiliyoruz.
Ama tüm olumsuzluklara rağmen, toplumun huzuru ve asayişi için bu teşkilata ihtiyaç vardır. Neden olumsuzluktan söz ettiğimi açmak ve haklılığımı savunmak isterim.
Devletin güvenlik gücü olan Polis Teşkilatı özellikle son yıllarda çeşitli siyasi güçlerin himayesine girerek, çeşitli fikir ve düşünceler tarafından kontrol edilmesi nedeniyle toplumun büyük bir kısmının antipatisini toplamış ve güvensizliğe itilmiştir.
Eski 10 Nisan günlerinde, yapılan etkinlik ve törenlerin bu yıl yapılamıyor olması, Polis-Vatandaş kaynaşmasının sağlanamamış olmasının altında işte bu etkilerin sebep ve sonuçları yatmaktadır.
Halkının huzur ve güveni için eğitilip yetiştirilen Polis, çeşitli fikir ve düşüncelerin etkisi ile kimi zaman Milliyetçi, kimi zaman Muhafazakar, kimi zaman Kemalist, kimi zaman Tarikatçı, kimi zaman ise Çete ve Mafya’ya alet olmuştur…
Son olarak bu teşkilat ‘Paralel Yapı’ gerekçesi ile tamamen dağıtılmış ve tam bir güvensizlik ve huzursuzluk merkezine dönüşmüştür.
Artık insanlarımız Polis merkezlerine giderken karşısındaki Polis’in Paralelcimi? İktidarcımı? Yoksa Tarikatçı mı? Ne zaman neyi nerede? Kullanacağını şaşırmış, Polis merkezlerine gitmeye, onlardan yardım istemeye çekiniyor, hatta korkuyor…
171 yıldan beri çok büyük değişimler geçiren Polis Teşkilatı’nın en güvensiz ve en kritik dönemini yaşadığına inanıyorum.
Bunun nedeni ise sadece ve sadece siyasiler ve onların bitmeyen talepleri olmuştur. Bu teşkilata halkın her kesimi düşman olarak tanıtılmasına rağmen, halkla bütünleştirilmesi ve halkının hizmetinde çalışmasına müsaade edilmedi…
Geçmişte renga renk kıyafetleri, son model araçları ve faaliyetlerini sergileyerek resmi geçişlerle kutladıkları 10 Nisan günlerinde bu yıl bırakın bir etkinliği bir mesaj bile yayınlayamayacak kadar moral bozukluğu içinde olan bu teşkilat…
Halkından uzak ve güvenlikten koparılmış, terör ve asayişi bir türlü kontrol altına alamayan kendi can ve mal güvenliğinden bile emin olmayan bir kuruluş haline getirildi.
Bu moral bozukluğu ve iç güvenlik sorunu yaşayan bir teşkilatın toplum ile barışık, toplumu ile iç içe, eğlenip kutlama yapması mümkün mü?
Hani Polis Teşkilatı günü münasebeti ile sahnelenen tiyatro ve müzikli geceler, hani resmi geçit ve törenler, hani davetiye ve resepsiyonlar?
İşte biz o günleri özlüyor, o günler gibi Polis Teşkilatı’nın huzur ve güven içinde olmasını, topluma Huzur ve Güven aşılamasını bekliyoruz…
Çünkü biliyoruz ki Polis, huzurlu ve güven içinde olursa toplumda huzur ve güven içinde yaşayabilir…
Son olarak toplumun ve Polis Teşkilatı’nın eski huzurlu ve güvenli günlere kavuşması dileği ile 10 Nisan Polis Teşkilatı’nın 171’inci kuruluş yıl dönümünü kutlarım.