Çok duyuyoruz, çok konuşuluyor ve iddia ediliyor ki cezaevleri, mafyanın suç örgütlerinin ve siyasi örgütlerin kontrolünde olduğunu…
Bir çok kişi cezaevi ile ilgili konuşunca, falan koğuş, falan gurubun, falan kişi tüm cezaevini haraca bağlamış, şu baba şu cezaevinde hakimiyeti ele almış…
İddialar uzadıkça uzamakta, bu tür korku ve dehşet saçan tablolar anlatıldıkça cezaevlerinin korkunç ve ürkütücü yüzü, insanlar arasında dehşet saçıyor…
Bir yönü ile doğru olabilir, çünkü her suçtan insanın bulunduğu bir yer, katiller, arsızlar, ırz düşmanları, vatan ve insanlık düşmanlarının toplandığı kapalı bir alandan her şey beklenebilir…
Ama unutmamak gerekir ki, kanun tarafından kesilen cezasını çekmek için devletin garantisinde olan cezaevlerinde, tutukluların can, mal ve ırz güvenliği devletin garantisi altındadır.
Devlet, dışarda suçsuz vatandaşını korumakla nasıl görevli ise cezaevlerinde de tutukluların can, mal ve ırzından korunmasından sorumludur.
Şayet bir suçlu ölümü yasalar karşısında hak etmiş ise onu kamuoyu adına infaz etmek devlete düşer. Herkesin her istediği zaman bir suçluyu kendi eli ile infaz ettiği yerde, ne kanun kalır ne devlet kalır ne de düzen kalır.
Kanun devleti yerine, mafya devletinden söz edilir o zaman, ve ortama dağ kanunları hakim olur. Zaten özellikle son olarak Özgecan cinayetinin sorumlusu olan kişiyi cezaevinde infaz eden kişi ondan daha farklı biri değil kanun ve yasalar karşısında…
Belki de öldürdüğü kişiden daha ağır suç işlemiş biri olan bu tutuklu, cinayetlerine ve suç serisine iki cinayet daha ekleyerek kendi egosunu tatmin etmiştir…
Kim bilir şöhret olmak ve ülke genelinde adından söz ettirmek için böyle bir cinayete girişmiş biri olabilir…
Ama her kim ve her ne için yapmışs a yapmış olsun, hiç kimse kanundan ve yargıdan daha üstün olamaz, hiç kimse kendini yargının yerine koyamaz…
Devletin ve onun infaz kurumlarının yine devletin ve onun güvenlik güçlerinin kontrolünde olması gerekirdi…
İnsanlar istediği zaman çıkıp girecekleri, istedikleri zaman istediği mal ve eşyayı geçirip çıkardıkları, istediği gibi top koşturdukları bir yer olmamalı cezaevleri…
Özgecan olayının failleri tüm toplum tarafından lanetlenen ve yargı tarafından gerekli bulunan cezaya çarptırılan birileriydi.
Bunların şayet ülkede idam kararı uygulanmış olsaydı idam edileceklerine inanıyorum ama bu idamın da devletin cellatları tarafından yasal bir şekilde uygulanmasından yanaydım.
Cezaevlerinde başı boşluk, ağalık, terör ve cinayet şebekelerinin hakim olması, onların infaz işlerini yürütmesi, demokratik hukuk devletine yakışan bir olay değildir.
Özgecan’ın babasının dediği gibi bu olaya vicdan sahibi herkes ne sevindi ne de üzülebildi. Çünkü vahşi cinayet, savunmasız insanlara kimden gelirse gelsin kabul edilecek bir olay değildir.
Bakın Özgecan’ın Babasının ilk açıklamalarına;
“KOMPLEKS DUYGULAR
İÇERİSİNDEYİM”
Baba Aslan, olayı ilk olarak tesadüfen karşılaştığı bir arkadaşından öğrendiğini belirterek, “Haberi duyduğumda ne hissedebilirim ki sevindim desem yalan söylerim, üzüldüm desem yine yalan söylemiş olurum. Kompleks duygular içerisindeyim” ifadesini kullandı.
“HALA DAHA DEVAM EDİYOR”
Sonrasında söylenen “keşkelerin” çözüm olmadığını ifade eden Aslan, “Bütün bunlar olmasaydı keşke ama görüyoruz ki hala daha devam ediyor. Bunun hikmetini bilen varsa beri gelsin. Bunun sebeplerini bilene de aşk olsun” diye konuştu.
“BUNLAR DA BİR ANNENİN BABANIN ÇOCUKLARI”
Aslan, “karanlıkla aydınlığın savaşının” her zaman devam edeceğini belirterek, bir gazetecinin, “toplum vicdanı rahatlamış mıdır?” şeklindeki sorusu üzerine şöyle konuştu:
“Şunun tespitini yapabilmiş olsaydık, görüşünüze katılırdım. Bu dünyada kalbinde kötülük taşıyan sadece 3 insan vardı, onlar yok edilerek dünya kurtuluşa erdi. Daha çok var... Bunların hepsini öldürelim mi? Ne yapalım? Bunlar Mars’tan gelmedi, bunlar da bir annenin, babanın, dayının, çocukları ve yeğeniydi. Bu aileler sadece kendi çocuklarını, yeğenlerini korumak yerine biraz da diğer çocuklara, garip, boynu bükük kimsesizlere sahip çıkar, onların başlarını okşarlarsa ‘bana değmeyen yılan bin yaşasın’ dedikleri o yılan bir gün kapılarını çalmaz, aksi halde çalacak”
İşte bu yüzden devlete suçlu suçsuz hepimizin güvenmesi gerekir, bu güveni ise devletin sağlaması gerekir.
Kurum ve kuruluşlar, Mafya ya, Örgütlere, Paralellere ve çetelere bırakılırsa, devlete güven kalmaz…
İmsak | Güneş | Öğle | İkindi | Akşam | Yatsı |