Batman ve özellikle Güneydoğu Bölgesi her on yılda bir çalkantılı, çatışmalı ve teröre teslim olan bir dönem yaşayarak atlatır…
Her çatışmalı terör sürecinin ardından, huzur ve güven ortamının tesisi için yeniden yapılanma adı altında bölgeye yeni bazı yaşam ve iş standartları getirilmeye çalışılır.
12 Eylül sonrası ortama bakın ve doksanlı yılların çatışmalı ortamından sonrasına bakın… Hepsinde aynı uygulama ve aynı çalışmalar görülecektir.
Sözüm ona gençleri siyaset ve terör ortamından uzaklaştırmak için onları farklı alanlara yönlendirmek için yapılan çalışmalar…
Birde iş adamlarına istihdam sağlamaları, sanayi tesislerinin kurulması ve ticaretin yaygınlaştırılması için yapılan çalışmalar…
Hepsinde günü kurtarmak ve yüzeysel çözümler dışında hiçbir ciddi oluşum ve planlama mevcut değildir.
90’lı yılların ardından devletin izlediği projelerin tamamında köklü değişikliklere maalesef rastlayamıyoruz…
Gençleri sözde siyaset ve terör ortamından kurtarmak için, içkili ve karılı kızlı kafeler açarak onları şantözler, hayat kadınları ve içki alemlerine alıştırmak!
Onların enerjileri spor ve eğitim gibi yararlı yerlere harcayacaklarına, eğlence müptelası, içki sarhoşu ve toplumda dışlanan kişi kimliğine kavuşturmaya çalışıldı…
Bu gençler, daha sonra ‘esrar’ ve ‘eroin’ ile hayat kadınlarının peşinde heba olan serseri bir genç nesil olarak yetiştiler ama ne devlete ne millete yaramadılar, birer zararlı unsur olarak ortada gezindiler…
İş adamları ve istihdam projelerine gelince eğitimsiz, cahil ve deneyimsiz ama iktidar partili ve devlet ile iyi geçinen bir sürü rahat ve kolay para kazanan, bu paraları ise eğlence ve kumar yolu ile kaybeden, sıkıştığında tefeciye borçlanacak kadar gözü kara sözde iş adamı yetiştirildi.
Bu sözde iş adamlarının, ne ticareti ne yatırımları ne de istihdam alanları bir yıldan fazla uzun süreli olmadı…
Devlet desteklerine ve hibelerine göz diken bir sürü açgözlü ve basiretsiz iş adamları, bu bölgeye sağlanan destekleri hovardaca kullanarak sadece kendi şahsi çıkarları, zevk ve eğlenceleri peşinde koşarak, hem devleti hem de memleketi satacak kadar gözü kara iş adamları oldular…
Şimdi yine yeni bir döneme başlarken ve yeniden gündeme gelen terörün sonlandırılması ve yeni iş imkanları ile bölgenin kalkınma planlarının hazırlanması çabaları başlamadan önce…
Sorunun iyi tahlil edilmesi ve insanlarımızın huzur ile güveni için sağlıklı kalkınma ve istihdamın sağlanması için, esaslı bir altyapı planlamasına ihtiyaç vardır…
Bu planlama, sağlıklı beyinler ve sağlıklı vücutların yetiştirilmesi için eğitimli, inançlı ve namuslu bir gençliğin yetişmesi için yeni bir eğitim çalışmasının başlatılması…
Basiretli iş adamlarının yetiştirilerek, sermayenin güvenli ellere teslim edilmesi, bedavacılık değil, dilencilik değil, emeğe ve beyine dayalı kazancın sağlanması için, iradeli ve emekçi iş adamlarının yetiştirilerek, sermayenin bu basiretli iş adamlarına teslim edilmesi gerekir…
Vurguncu, talancı, hırsız ve bedavacı iş adamından hiç kimseye fayda sağlanmaz. Hiç kimse helale, harama bakmayan iş adamından hayır görmez, ne devlet ne de millet…
Terör ve çatışma ortamı sona ermeden önce devletin kurum ve kuruluşları ile altyapıdan üst yapıya, insan kaynaklarından, diğer canlı kaynaklarına kadar her şeyi yeniden gözden geçirmesi, hukuk, adalet, eşitlik ve temel hakların kazanıldığı…
Kendini vatanında, özgür ve temel hakları verilmiş bir insan olarak görecek gençlik ve iş adamlarına ihtiyaç vardır.
En büyük savaş ise hak, hukuk ve adalet konusunda verilen savaş olacaktır….