Bugün Çevre Koruma Haftasının ilk günü bu konu ile ilgili çevreciler ve resmi kurum kuruluşların yeterli duyarlılığı göstererek, etkin ve yetkin eğitim çalışmaları yaptığına inanmıyorum…
Yapılanların yeterli olduğu söylenemez. Çünkü her geçen gün çevreye olan duyarsızlık ve vurdumduymazlık artmakta, çevre kaynakları kirlenmekte ve bozulmaktadır.
Çevrenin temel kaynakları olan hava, su ve toprak her gün biraz daha özelliğini kaybetmektedir.
Örneğin; Havamız nasıl? Diye soracak olursak, maalesef kimse bu havanın sağlıklı olduğunu iddia edemez…
Şehrin ortasında harıl harıl çalışan bir rafineri ile günde sekiz yüz ton fosil atık yakan bacasından dumanların eksilmediği, bir işletme…
İlkel mi ilkel, zararlı mı zararlı ve bir o kadar kokulu mu kokulu… Şehrin ortasında kötü hava ve kötü kokular saçan bir rafinerinin hakim olduğu yaşam alanında yaşamaya çalışıyoruz.
Yalnız rafineri ile bitse yine razıyız bir nebze idare ederiz, ya havaya karışan tozlar ve o tozlardan yayılan zararlı bakteriler virüsler…
Havayı geçelim ve suyumuza bir dönüp bakalım; Su hem şebekelerin yetersiz ve bakımsız olması, hem de o kadar sağlıksız olan kanalizasyon şebekesinden karışan sağlıksız içecek suyu…
Bir zamanlara çok tatlı ve lezzetli bir o kadar da sağlıklı olan Batman’ın şebeke suyu bu gün yalnız temizlikte ve yıkamada kullanılmaktadır. Artık Batmanlı, bu güzel yeraltı kaynağından çıkan şebeke suyunu içmemekte, ekonomik gücü yeten her aile damacanadan aldığı suyu içme de kullanmak zorunda kalıyor veya filtreleyerek şebeke suyunu içme de kullanıyor…
En son çevrede en etkili olan ve yalnız insanlar için değil, hayvan ve bitkiler için hayatı öneme sahip olan toprak, topraklarımızı maalesef yok olmaya ve çoraklaşmaya doğru gidiyor.
Toprağı koruyan bitki örtüsü ve bitki örtüsünü besleyen yer altı ve yer üstü su kaynakları kadar bu kaynakların beslendiği nehirler ve göllerimiz kurmak üzere…
Bu olumsuz şartları oluşturan ise biz insanlar ve temel kaynağımız olan bu üç elementi yok etmeye çalışıyoruz…
Bu topraklara verdiğimiz zararların sayısı saymakla bitmiyor. Yanlış sulama dan tutun, yanlış çift sürme ve yanlış gübrelemeye kadar…
Yanlış ekimden tutun yanlış ve zararlı olan Anız yakmaya kadar. Tüm bu olumsuzlukların yanında birde bu zararlı davranış ve tutumumuzdan maalesef ders çıkarmamamız ve pişmanlık duymamamız…
Her gün yakılan anızlar ile yok ettiğimiz organik tabaka ile çoraklaştırdığımız araziler. Her gün yanlış sulama ile içindeki besleyici tuzları yok ettiğimiz toprağımız ve hatalı sürüm ile yağmurların sürüklemesine fırsat verdiğimiz toprağımız…
Ondan faydalanmaya çalıştığımız arazilerimiz üzerine hiçbir zaman dikmeyi akıl etmediğimiz ağaçsız ve gölgesiz bıraktığımız, havalandırılmasına müsaade etmediğimiz toprağımız…
Toprağın sağlığı ve verimliliği için doğal olarak onun içinde ve dışında yaşamalarına izin vermediğimiz canlı hayvanları şöyle veya böyle bir şekilde yok etmeye çalıştığımız, adına zararlı hayvanlar dediğimiz yararlı hayvanları yok etmeye çalıştığımız biz insanların işlediği çevre suçları…
Bu suçları sayarak bitiremez ve anlatarak, dile getiremeyiz. Bunun için İnsanlığımızı ve çevre bilgimiz yeniden gözden geçirmemiz gereken günlerdir çevreyi koruma günleri…
İmsak | Güneş | Öğle | İkindi | Akşam | Yatsı |