Türkiye nin ordusunun Suriye savaşına fiilen gireceğini, iki milyon mülteci barındıran, sınır ili olan ….Ye düşen ilk top mermileri ile anlaşılmış ve tahmin etmiştim…
Bu atışların amacı TSK nın fiilen savaşın içine girerek, güçlerini sınır ötesinde İŞİD e karşı kullanmasını isteyen koalisyon güçleri ve Amerika dır.
Bu güçler bunu uzun süre başaramayınca Türkiye projesi olan güvenlik koridoru ve uçuşa yasak bölge oluşumunu, sadece Türkiye ye uygulamak için, Rus savaş uçağını düşürterek, fiilen, Türkiye yi saf dışı bırakmak oldu.
Bu arada PYD ve SDG ile anlaşan Amerika, bu koridoru oluşturmak için hızla İŞİD e karşı zaferler kazandırdı, bu güçlerin ilerleyişi, Türkiye yi tedirgin edince birden 180 derece dönüş yapan Türkiye, hemen şartları kabul ederek, apar topar Cerablus a girmeye başladı…
Fırat Kalkanı adını verdiği operasyonu iç politika da ise PYD güçlerine ve Kürt koridoruna karşıymış gibi göstererek, meşrutiyet kazandırılmaya çalışılıyor.
Suriye de oyun dışına itilen Türkiye, şimdi eski konumuna gelmek için var gücü ile çırpınıyor. Ama bu son çıkışların çok büyük ekonomik ve maddi zararlara yol açacağının hesabını kimse yapmıyor…
Çünkü ortada konuşacak bir muhalefet ses ve görüş yok. Hiç kimse son günlerde içerde ve dışarda uygulana politikaların hesabını sormuyor, başarısızlığın faturasını istemiyor!
Bakın geçmişte yapılan yanlışlara ve hükümetin pişkin tavırlarına, düşürülen Rus uçağından tutun, İŞİD güçlerine verilen destek ve ÖSO güçleri ile yapılan diyaloglar…
Tüm komşular ile çıkarılan sorunlar ve ardından atılan geri adımlar, AB ile yapılan Vize anlaşması ve ardından bir türlü alınamayan, vizesiz seyahat hakkı…
Bunları ve bu tür başarısız politikaları daha da çoğaltabiliriz, ama sonuç alacağımıza inanmıyorum.
Çünkü hesabı soracak bir güç ve dengeyi oluşturacak bir muhalefet yok. Sen kurum ve kuruluşları, Hallaç pamuğu gibi dağıtıp, TSK, MİT, YARGI,POLİS..gibi güçlerin tamamının içinde yüzde seksenini Paralel ve terör örgütü üyesi olarak görevden alacaksın, bu hali ile uluslararası koalisyonun imdadına, silah lı güçleri göndereceksin…
Bu açıkça plansızlık ve programsızlık olarak görülmekte ve bu hareket ile Cerablus tam bir kaosa dönüşeceği görülmektedir.
Çünkü hesap ve kitapsız, plan ve programsız yapılan bir operasyonun etkileri maddi ve manevi bizler çekeceğiz.
Tamamen milli duygular ve terör ile mücadeleye endekslenen bu operasyonun asıl sonuçlarının, ekonomiyi çökertmeye yönelik olduğuna inanıyorum.
Bazı tarihçiler ve stratejistlerin gaz vererek 500 yıl önce Osmanlının, işgal ettiği Suriye hareketine bu operasyonu benzeterek, Sultanın takipçisi olan Cumhurbaşkanını ise Osmanlı sultanı gibi göstermeleri, tamamen provakasyona yönelik bir şişirme den ibarettir…
Tarihin 500 yıl sonra tekerrür edeceğini hayal edenler, bu günkü dünya siyasetinden haberi olmayan, Deve kuşları gibi düşündüklerine inanıyorum…
Silah ve savaş teknolojisinde, tüm imkanları ellerinde bulunduran, batılı güçler, Türkiye nin iyi giden devlet bütçesini bu sanayi ürünlerine yönlendirerek, derin bir ekonomik kriz içine çekmeyi planlayan bu güçler, ordu nun sınır ötesine geçmesi ekmeklerine yağ sürmesi anlamına gelmektedir…
Çünkü Rus ve ABD dış işleri bakanları, yaptıkları görüşmelerin sonucu basına yansıdığı kadarı ile bu savaşı biraz daha sürdürmek ve bölge güçlerini ekonomik olarak zayıflattıktan sonra, Suriye yi bölüşmek…
Şimdiden iki süper güç arasında yapılan anlaşmaya göre, muhaliflerin elindeki yerler ABD, Esad yönetimindeki bölgeler ise Rusya ya bırakılacak ve onlar yönetecekler!...
Şimdi Cerablus hareketinin kimin ekmeğine yağ süreceğini anlamış olduk mu? Yani Türkiye 500 yıl önceki tarihi tekerrür edemeden, ekonomik krizi ile baş başa bırakılarak, eli zayıf olarak dönecektir.