Dün ki makalemde, Cerablusharekatının, ekonomik yansımalarına değinmiş ve bu harekatın ülke ekonomisine büyük zarar vereceğini iddia etmiştim.
Köşem yayınlandığı gün yani dün Hürriyet ekonomi yazarlarından Erdal Sağlam da bu konuya değinmiş ve bu operasyonların bir maliyetinin olacağını bu maliyetin ise kırılgan olan, ekonomik yapıyı etkileyeceği doğrultusunda…
Erdal Sağlam ın strateji uzmanlarına dayandırarak kaleme aldığı makalesinde, en az 6 ay süreceği tahmin edilen, bu operasyonun, yakında askere ek ödenek çıkarmaya mal olacağı ve bu ödeneğinde mali disiplini etkileyeceği tahmin ediliyor.
İçeride FETÖ, PKK, DHKPC ile silahlı çatışmalar, hava hareketleri ve kara hareketleri ile çok yüklü bir bütçe harcayan silahlı kuvvetler Cerablus operasyonu ile; İŞİD, PYD, DSO ile daha büyük operasyonlar gerçekleştirerek, büyük bir risk aldığı ortada…
Ben kendi tahminimi söyleyecek olursam, bu harekat 6 ay değil, en az bir yıldan fazla bir süre devam edeceği ve gün geçtikçe, operasyon devam ettikçe, zayiat ve kayıpların artması ile içinden çıkılmaz bir hal alacak olan bu operasyon, yalnız maddi bedeller değil, manevi bedelleri de yüksek olacaktır.
Bu kadar sıkıntı ve bu kadar emek, çaba harcayarak, ÖSO ya destek veren Türkiye, burada bir hesap hatası yaptığına inanıyorum.
Bu süre zarfında PYD ile anlaşıp onların destek ve ittifakını kazanmış olsa daha karlı ve daha az zayiatla işin içinden çıkması mümkün olurdu.
Ben Güneyde bir “Kürt koridoru istemiyorum” demek, gerçek manzarayı görememeye ısrar etmektir. Zaten fiilen bu sınırlarda Kürt nüfusu ve yerleşim alanları mevcuttur.
Zaten bu sınıra Kürt nüfus hakimdir, ha silahlı, ha silahsız ne fark eder. Bu oluşumlardan korkarak, her gün savaş hazırlığı içine gireceği yerde, bu yapı ile entegre olacak iyi ilişkilerin kurulması daha mantıklı değil mi?
Örneğin Doğu da kuzey Irak bölgesinde kurulan Kürt yönetimi ve özerk bölgesi ile bu güne kadar olduğu gibi, kurulan iyi ilişkiler, Rojawa için de kurulamaz mı?
Asırlardır Türk ve Kürt halkı beraber yaşamaktan rahatsız olmadı, neden bu gün devlet bu dostluğu kurmaktan çekiniyor.
Bu düşmanlıktan iki tarafta çok şey kaybetmiyor mu? Tarih boyunca Araplar, hep arkalarını döndükleri ve arkadan vurdukları Türklerle, Kürtler her zaman dost ve kardeş olarak onlara özveride bulunmamışlar mı?
Tarihe bakın en zor en zor anlarında Malazgirt savaşından, birinci dünya savaşına kadar, hep aynı kaderi paylaşmaktan Kürtler hiç rahatsız olmuşlar mı?
Bu gün yine tarihi hatalardan biri yapılmakta ve Türkler Kürt kardeşlerine karşı, Arap ordusu ile iş birliği yaparak onların varlığını ortadan kaldırmaya çalışıyorlar…
Devlet ve iktidar istediği zaman terör örgütü dediği ve şimdi dışladığı örgüte siyaset yapması ve meclise gelmesini sağladı, lideri ile İmralı da görüşmeler yaptı, örgüt yöneticileri ile içerde ve dışarıda bazı anlaşmalar sağlayabildi.
Yine bu devlet istediği zaman PYD lideri Salih Müslim ile yurt içinde ve dışında görüşmeler yaparak, anlaşma yapabildi.
Ama bu gün bu yapılara sırtını dönerek, onları düşman sayıp, onlarla savaşıyor, bu savaştan ise hem Türk, hem de Kürt halkı maddi ve manevi zarar görüyor…
İmsak | Güneş | Öğle | İkindi | Akşam | Yatsı |