Yarın 1 Eylül Dünya Barış günü… Bu gün vesilesi ile barışı bir kez daha hatırlatmak isterim. İnsanların özellikle bölgemizde özlemini çektiği barış, nedir? Nasıl gelir? Kimler getirir? Sorularının cevabını aramamız gerekiyor.
Bu günün 1 Eylül de kutlanmasının anlamı ve önemi; 1 Eylül 1939 yılında Almanya nın Polonya yı işgali ile başlayan 2. Dünya savaşı nın başlangıcı nedeniyle önem kazanmaktadır.
Varşova paktı üyesi ülkeler, her yıl 1 Eylül ü Dünya barış günü olarak kutlamakta ve Türkiye de bu günü, aynı amaçla kutlamaya devam etmektedir.
60 Milyon insanın öldüğü ve Rusya nın yaklaşık 30 milyon insanını kaybettiği savaş, dünya tarihinde en fazla tahribatın yapıldığı savaş olarak anılmaktadır.
Tabi Birleşmiş Milletler topluluğu bu günü 21 Eylül olarak kutlama kararı aldığını da hatırlatmak isterim…
İkinci dünya savaşından bu güne bakacak olursak, bu güne kadar dünya henüz barış ortamını yakaladığını iddia edemeyiz…
Belki savaş Avrupa kıtasından biraz uzaklaşmış olabilir, ama maalesef bu kıta fitne ve aç gözlülüğünü Dünya nın diğer kıtalarına taşıyarak, tüm dünya yı kapsayan savaşa neden olmuşlardır.
O günden bu yana süren işgal, sömürü ve milliyetçilik akımları, altında yatan aç gözlülük ve doyumsuzluk, tüm dünyayı sömürü alanına çevirme çabaları…
Nerede bir zenginlik kaynağı, doğal madenler, sömürülecek değerler varsa, batı insanı oraya kan, gözyaşı, savaş ve talanları götürmüştür.
Aç gözlülüğün, sömürünün ve işgalin olduğu yerde barış olur mu? Bu emelleri besleyen emperyalist güçler sürekli insanları kamplara bölerek, onların tüm enerjilerini harcayacakları, savaş ve çatışma ortamına sürüklemektedirler.
Amerika, Afrika, Asya, Ortadoğu, Balkanlar… Tüm kıtaya yayılan bu savaşların tek amacı var o da Batı insanı yani Avrupalı İnsanın mutluluğu…
Bu gün İslam coğrafyasına hakim kıldıkları bu savaşları ile kardeşi kardeşe kırdırmayı çok iyi beceren bu politikaları ile İslam-ı Barış dininden çıkarıp, savaş dini haline getirmeyi bile başarabildiler…
Bu gün bölgemize hakim olan siyasetçi ve iktidar erkleri, tamamen bu oyunun birere parçası olarak, halkları ve bölgeleri üzerinde bu kirli savaş oyununu sürdürmektedirler…
Savaştan yalnız emperyalist güçlerin karlı olduğu, uzamasından sadece silah tüccarlarının kar ettiği bu günlerde, hiç kimse barıştan yana hiçbir laf edememektedir…
İlla da savaş ve illa da işgal, işte barışın düşmanı olan bu düşünceye sahip olan iktidarlarımız ve siyasilerimiz, bu savaşın tüm bölgeyi sarması için ellerinden geleni yapmaktadırlar.
Emperyalist güçlerin çıkarına, Ortadoğu ve Afrika ülkelerine başlayan Arap baharı ile bu bölgeleri, savaş alanına çeviren, bu bölgeye kan ve göz yaşı hakim kılan sömürge güçleri, taş üstünde taş bırakmayacak kadar tahribatlara neden olmaktadırlar.
İç savaş ve terör faaliyetleri ile içerde halkıyla savaşan devletimiz, son olarak sınır ötesi hareket ile dışarıda var olan savaş ateşinin içine gözü kapalı bir şekilde atlamıştır.
Neymiş İŞİD, PYD ve PKK terörü ile savaşmaktadır. Kim inanır buna içerde bitiremediğin ve başa çıkamadığın bu örgütleri dışarda nasıl kovalayabileceksin?
Çok geç olmadan ve fazla tahribatlara yol açmadan, K. Atatürk ün dediği gibi, bende bu Dünya barış gününde, savaşı dışarda ve içerde bırakarak, “Yurtta Sulh, Cihanda Sulh” sloganı ile hareket edilmesini öneririm.
İmsak | Güneş | Öğle | İkindi | Akşam | Yatsı |