İktidarın 15 Temmuz darbe girişimi sonucu, başlattığı cadı avından etkilenen bir çok kişi, neden ve niçin, cezalandırıldıklarını bilmedikleri iddia edildi.
Son günlerde FETÖ ve PKK operasyonları ile işinden atılan, görevden el çektirilen, iş yeri kapanan ve hatta gözaltına alınanlar ile yaptığımız görüşmeler, bu konuda aynı ifadeleri kullanıyorlar…
Bizim hiçbir ilgimiz yok, biz neden bu uygulamayla karşılaştığımızı bilmiyoruz, suçluysak, suç delillerimizle birlikte bizi yargıya göndersinler, yargılanmak istiyoruz…
Adalet, hukuk ve yargı konusunda ısrarcı olan bu kişilerin mağduriyetinin önlenmesi için ve ailelerinin rahat etmesi için, biran önce yargılanmaları gerekir…
Görüştüğümüz bazı mağdur meslektaşlarımız, çok ilginç ifadeler kullanıyorlar… Mesela gazetecinin biri, gazetesi kapandığı günden bu yana, başvurmadığı yer ve makam kalmadı, gitmediği güvenlik birimi ve devlet kapılarının tamamında, bir sonuç almadığını ifade ediyor…
Bu şekilde mağdur olduklarını iddia eden gazeteci arkadaşlar, bizler daha önce basın ilan kurumu tarafından, üç gazete bir araya getirilerek, ortaklık kurulan gazetecileriz…
Bir şahıs yüzünden kapanan gazeteler ile üç gazete ve ekibinin birlikte mağdur edilmesi adil değildir. Bu yüzden gazetelerimizin neden ve kimin yüzünden kapandığını bilmememiz doğal hakkımızdır.
Bu şehrin emniyeti, valiliği, istihbaratı, iktidar partisi, ilan kurumu ve bakanlıklarına kadar, kimse neden kapatıldığımızı bilmiyorsa, burada bir ilginçlik vardır.
Batı da suçlu olan kişiler gözaltına alınıyor, sorgulanıyor, tutuklanıyor veya işinden oluyor, bizde ise gazeteler kapanıyor, neden kapandığı ve kimin tarafından kapandığını kimse bilmiyor!
Bu çok ilginç değil mi? Diye kamuoyuna soruyorlar. Bence de tamamen hukuksuz ve adil olmayan gerekçelerle kapanan bu gazetelerin, sebep ve delillerinin ortaya çıkarılması lazım.
Hatta bu gazetelerde asıl suçlular yargılanırken, diğer ortaklarının mağduriyeti göz önüne alınarak, gazetelerinin açılması lazım…
Bu mağduriyette birde öğretmen ve memurlar var ki onların durumu daha komik, biri Bank Asya da bir hesap açmış diye işinden olmuş, biri ise sendika üyesi olduğu için…
Üniversitede tanıdığım FETÖ mağduru bazı Hoca lar maalesef neden alındığını bilmedikleri gibi, FETÖ veya diğer siyasi fikir ve düşüncelerle hiçbir alakası olmayan kişiler olduğu halde açığa alınmışlar.
Böyle bir suçlu ve böyle bir adalet anlayışı olamaz, suçlular dışarda gezerken, suçsuzların işinden olması ve özgürlüğünden olması, hangi adalet anlayışına sığar?
Alın size başka bir mağdur gurubu: EĞİTİM SEN üyesi olan yaklaşık 700 öğretmen, bunlardan yüzde doksanın terör örgütü veya diğer örgütlerle hiçbir alakasının olmadığına imza atarım, hatta kefil olabilirim.
Bunlar ise ifadelerinde, bizler yasalarla kurulan bir sendikaya üyeyiz. Bu sendikanın aldığı bir karar uyarak, barış için bir günlük ders bırakma kararına uyduk.
Sendikanın bu kararına yalnız biz değil, Türkiye çapında, tüm sendika üyeleri uyarak ders bıraktılar. Ama cezalandırılan sendika üyeleri yalnız Doğu ve Güneydoğuda ki Kürt kökenli öğretmenler oldu!
Bu tam bir bölücülük ve ayırımcılık değil mi? Diye soruyorlar.
Gerçekten bu uygulama ve bu mağduriyet kabul edilir gibi değil. Bu öğretmenlerin açığa alınması yalnız onları değil, bizleri de, yani bölge insanını da mağdur edip cezalandırmaktadır.
Bu yüzden bu uygulamalar ve nerden, nasıl geldiği bilinmeyen karanlık kararların bir an önce önlenmesi ve hukuk devleti ilkelerine göre davranarak, varsa suçluyu delil ve belgeleri ile Türk yargısına teslim ederek, hesap sorulması gerekir.
Hukuk devleti ilkeleri ile Terör örgütü ilkeri bir birine karıştırılmamalı, devlet örgütü ile terör örgütü arasında fark olmalıdır.
Bu fark Adil yargılanma ve hukuk ilkelerine göre davranmakla olur.