Memleket sahipsiz, okullar öğretmensiz, devlet idareci siz, halk sessiz, öğrenciler ise güçsüz ve çaresiz…
Bir eğitim ve öğretim yılı açılıyor, hiçbir hazırlık, hiçbir planlama, hiçbir ilgi ve alaka yok. Herkes yerinden ve işinden olmanın çaresizliği ve korkusu içinde, kendi kaderi ile meşgul…
Valiliğe gidiyorsun, FETÖ, PKK ve kimi nerede nasıl işten atacağız, kimler örgüt, kimler değil, memleket terör havası içinde görünüyor…
Kurum ve kuruluşlara gidiyorsunuz, her an kelle uçacak, celladı bekleyen, idam mahkumları gibi, bir titreme bir sıtma içinde idareciler…
Çalışanlar ise işten çıkarıldıktan sonra, ödeyecekleri taksitleri ve aldıkları ev ile otomobillerinin borçlarını düşünmekten tam bir stres içinde…
İşte bu sosyopsikolojik atmosferde açılan okullarda maalesef her yıldan daha fazla birikmiş sorunlar ve daha fazla artmış eksikliklerle, tam bir keşmekeşlik içinde.
Öğretmenlerin çoğu işinden olmuş, geri kalanlar ise ne zaman sıranın onlara geleceği endişesi içinde, okul ve öğrenci ile ilgilenecek halleri yok…
Sözde sözleşmeli olarak alınan öğretmenler ise bir ay sonra terlerine atanacak olan öğretmenler beklentisi içinde olduklarından dolayı, tam olarak ders programına odaklanamıyorlar…
Öğrenciler ise bu başıboşluğa alışmış ve okulları bir eğitim yuvası olarak değil, bir oyun ve eğlence alanı olarak, görmeye alışmış, bildiklerini bile unutmuşlar.
Tuvaletlerin pis kokuları, koridorlara taşan sidik suları, dışkı kokuları, sınıflardaki çöp ve toz yığınları arasında, mikrop yuvasına dönen okullarda, temizlik sorunu dağ gibi…
İki hafta dan beri, bu okullara gönderilmesi beklenen ve İş KUR üzerinden yapılan işçi alımları ise bu yıl yüzde yirmi oranına düşürülmüş, yani 1500 kişi den 300 kişi bu devasa okul ve dersliklere dağıtılacak, her okula bir kişi bile düşmeyecektir…
Bu eleman sayısı ve bu mevcut okulların bu yıl temiz tutulması adeta mucize olacak. Şimdiden ana sınıflarındaki bu sağlıksız koşullar yüzünden veliler çocuklarını okullara göndermemeye başladılar.
Şimdi veliler ve öğrenciler, özellikle yıl başında vali, Ahmet Deniz ve milli eğitim müdürü nün açıkladığı gibi, sıfır sorun ve sıfır problem, taahhütlerinin yerine getirilmesini istiyorlar.
Hani öğretmen açığı giderilecekti, hani okullara malzemeler eksiksiz olarak dağıtılacaktı, hani sınıflar 20 kişilik olacaktı, hani eğitim öğretim aksamayacaktı…
Ne oldu bu sözler ve bu taahhütler? Bu yıl sadece özel okullara giden öğrenciler eğitilebilecek, ama devlete güvenen ve ona umut bağlayan yoksul öğrenciler eğitimsiz ve cahil kalacak!
Bu mu devlete güvenmenin ve devlete inanmanın bedeli, boş ve cahil kalmak, terör ve kötü yollara sapmak, işte devletine güvenen öğrenci ve veli nin acı sonu…
Bunlar bu insanlara reva görülmemeli ve yoksul insanlar kötü emellere alet elması için onların hayatı karartılmamalıdır…
Bir eğitim yılı nın kaybı bir ömür kaybıdır, bu gençlerimiz ve bu çocuklarımızın ömrünü yemeye kimsenin hakkı yoktur…
İdareci olmak sorunları çözmek ve problemlere çözüm bulmaktır. Meydanlarda ve salonlarda, hava atarak, boş umut ve vaatlerde bulunmakla sorunlar çözülmez, sorunları görmemezlikten gelmekle, sorunlar görülmez olmaz…