Bazen sadaka ve zekat verilecek kişi bulmakta zorlanıyoruz. Bazen çalıştıracak işçi bulmakta zorlanıyoruz.
Bizler verdiğimiz sadakaların ve zekatın layık ve ehil insanlara ulaşıp ulaşmadığından şüphelenmekteyiz.
Devlet, yani sosyal devlet! Zaten yoksul, yetim ve çaresize yeterince yardım etmekte ve onları az da olsa sürekli bir ücrete sahip kılmaktadır.
Bugün bir çok yoksul kadının ve sakat ile özürlünün kimseye minnet etmeden yaşamasının altında devletin sağladığı sosyal imkanlar yatmaktadır.
Bu yüzden insanlarımızın belki de fazla gıda paketlerine ve birkaç kuruşluk cep harçlığına ihtiyacı olmaz veya onlara komik gelebilir…
Fakat her geçen gün sayıları artan ve kamplara, çadırlara, ovalara, evlere sığmayan, büyük bir sığınmacı kitlesi ile karşı karşıyayız.
Sayıları milyonlarla ifade edilen bu sığınmacı kadın, çoluk, çocuk, yaşlı ve genci ile bir lokma aş ve bir parça giysiye ihtiyaçları vardır.
Kimi zaman içecek su bile bulamayan ve sınır boylarında büyük bir çile içinde olan bu insanlara kutsal ay olan Ramazan ayında, yardım ve merhamet yaklaşımı ile yaklaşmak, temel yaşam maddeleri olan gıda ve giyim ihtiyaçlarının karşılanması için onlara yardım eli uzatmak lazım.
Bağış, sadaka, zekat… vs ne olursa ve ne niyetle olursa olsun bu gerçekten yardıma muhtaç sığınmacılara yönelmek lazımdır.
Devletler, büyük ülkeler ve dünya fonlarının bile bu sığınmacılara yardımda yeterli olmadığına şahit oluyoruz.
Her gün yüzlercesinin denizlerde öldüğüne, çatışmalarda yok olup gittiğine şahit olduğumuz bu insanların arasından, Müslüman, Ezidi, Hırıstiyan, Kürt, Türk Arap… vs. ayırımı yapmadan insanlık dramına insanlık elini uzatmamız hem dini hem de insani görevimiz olmalıdır.
Bugün onların başına gelenin bir gün bizim başımıza gelmeyeceği ne malum! Bu acımasız savaşın içinde her an bizlerinde kendimizi görmemiz mümkün…
Yardım ve merhamet edelim ki bizler de yardım ve merhametle karşılaşalım. Kamplarda çadırlarının içinde kışın üşüyen ve yazın boncuk, boncuk ter döken, bu insanların inlemelerini ve feryatlarını duyalım.
Angelina Jolie gibi sadece onları ziyaret ederek oyuncak dağıtmakla açlık ve çıplaklıklarına çare olamayız.
Bizler gerçek insan ve Müslüman bir topluluğun evlatları olarak üzerimize düşen insani görevimizi yapmalıyız.
Bu şefkat ve merhamet ayında, bu hayır ve hasenelerin yazıldığı ve açlığın daha fazla idrak edildiği Ramazan da aç ve çıplak kimseyi bırakmayacak kadar duyarlı ve bilinçli olmalıyız.
Ramazan şekeri ve giysisini bu bayramda giymeyelim, yağlı ve renkli sofralarımızdan feragat edelim bu sığınmacıların karınlarını doyuralım.