USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Bölgemiz tarımsal risk altında…

18-10-2017

Bölgemizde her yıl artış gösteren sıcaklar ve buna bağlı kuraklık etkisi ile sulama alanlarının kısıtlı olması, sulu tarımın tamamen bitmesine neden olmuştu.
Son yıllarda, su kaynakların kıtlığı ve yer altı su kaynaklarının çekilmesi ile birlikte sulu tarımın başında gelen Pamuk üretimi tamamen bitmişti.
Buna bağlı olarak, kuru tarıma geçen bölgemizdeki çiftçiler, kanalların çevresindeki arazilerin dışında, her yerde buğday, arpa, mercimek… gibi ürünlerin ekilmesine başlanmıştı.
Bu aralar bu tür tahıl ürünlerinin verimli yetişmesi için ihtiyaç olan, bahar yağmurlarının kısıtlı yağması ile bu ürünlerde de maalesef istenen verim elde edilmemektedir.
Kanal çevresindeki arazilerin ise Mısır ürününe yönelmesi, bir nebze olsun çiftçinin yüzünü güldürmüştü.
Son yayınlanan raporlarda ise gelecek yıllarda, bölgemizde su havzalarının azalması ve kaynakların kurumasını söz konusu olduğu açıklandı…
Gelecek yıllarda bir çok doğal afetin yaşanacağı öngörülmektedir, örneğin 7 dereceye varan sıcaklık yükselmeleri, sel ve fırtınaların oluşması ile kuraklık sorunu…
Bu felaketlerin habercisi olan rapora göre:
“İTÜ Meteoroloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu başkanlığındaki bir ekip, Türkiye Gıda ve İçecek Sanayii Dernekleri Federasyonu (TGDF) Tarım ve Çevre Komisyonu adına ‘Türkiye’de İklim Değişikliği ve Tarımda Sürdürülebilirlik’ raporu hazırladı.
 
   Türkiye’de hava sıcaklıklarının en kötü iklim senaryosuna göre 2100 yılına kadar yaz aylarında 4-7 °C aralığında artacağı bilgisini veren Mikdat Kadıoğlu, en yüksek sıcaklık artışlarının, Güneydoğu, Ege ve Akdeniz bölgelerinde meydana geleceğini söyledi.
Toplam yağış miktarlarında, Karadeniz Bölgesindeki 150 mm civarındaki küçük artış hariç, 2050’den itibaren özellikle kış aylarında 250-300 mm’ye varacak olan azalmalar yüzünden, Ege ve Akdeniz kıyılarında, Güneydoğu ve Doğu bölgelerinde yağış eksikliği yani kuraklığın yaşanabileceğini dile getiren Kadıoğlu, “Karla kaplı alanlarda, kar yağışlı gün sayısı ve kar yağışı miktarlarında azalmalar olacak, kıyılarımızda deniz su seviyesi yükselecek. Meteorolojik afetler, Türkiye’nin güneyinden kuzeyine doğru sayı ve şiddet bakımından artış gösterecek. Artan nüfus, iklim değişikliği ve azalan su kaynakları nedeniyle kişi başına kullanılabilir yıllık su miktarının 1.000 metreküpün altına inmesi ile Türkiye’nin ‘su fakiri’ olması bekleniyor.”
arım ve gıdanın, Türkiye’de iklim değişikliğinden en çok etkilenecek ve en savunmasız sektörler olduğunun altını çizen Prof. Dr. Kadıoğlu, şu ifadeleri kullandı: “Yağış yetersizliği, su sıkıntısı ve aşırı hava olaylarındaki artış; bitkisel üretime uygun alanların azalması ve kuzeye doğru kaymasına yol açarak, tarım ve gıda üretimimizi sınırlayacağı için fiyatlar yükselecek, ithalat artıp ihracat düşecektir.
Sıcaklıktaki artış, insan, bitki ve hayvan sağlığı üzerinde olumsuz etkiler yapacak, haşere, hastalık ve ölüm oranları artacak, yarı kurak bölgeler daha kurak hale gelecek, sulama suyu talebi bugüne göre yaklaşık iki katına çıkacak. Türkiye’nin mevcut su kaynakları ve gıda sorunlarına yeni sorunlar eklenecek, sulama, içme ve kullanma suyunda sıkıntılar yaşanacak, sektörler ile birlikte iller/bölgeler arasında su için büyük bir rekabet ortaya çıkacak. Ayrıca, artan hava sıcaklığından büyükbaş hayvancılık olumsuz bir şekilde etkilenecek. Şiddetli sağanaklar ile hortum, dolu ve ani yağışlardaki artışlar da, Türkiye’de güvenli gıdaya ulaşma imkanlarını azaltacak”” 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?