İnsan hakları denince aklıma, Cenin, bebek, çocuk, kadın, kız, genç, yaşlı… Kısacası toplumun her kesiminin gasp edilen hakları geliyor…
Geçen hafta cumartesi günü, yani 10 Aralık, dünya İnsan hakları günüydü, tam o günün akşamında, İstanbul un göbeği sayılacak bir stada yapılan saldırıda, insanın en büyük hakkı olan, yaşam hakkını elinden aldı, terörist saldırı ile…
Bombalı saldırı ile insan hakları arasında bir bağ kurmak istedim ve bu konuda öncelikleri sıralamak istedim…
Dikkat edilirse bir toplumda insana ve onun haklarına saygıdan uzaklaştıkça, insanın demokratik hakları elinden alınarak, onursuz yaşam itildikçe…
İnsanlar arasında bu yaşama bir tepki olarak insanlık dışı, tepkiler vermeye başlar, bu tepkileri ya intihar veya başkalarının yaşam hakkına kasıt olarak belirir…
Sistem olarak, çok çapraşık ve çok baskıcı bir sistem yapısına sahip olduğumuz, arayışına girdiğimiz sistemler açısından anlaşılır boyuttadır…
Sistem İnsanların haklarını vermek üzere kurulmadığından dolayı, insan odaklı sistem değildir, bu yüzden yönettiği insanların ne istediği ve ihtiyaçlarının ne olduğu umurunda değildir…
Kurduğu yönetim şekli ile küçük bir azınlığın milli duygularını tatmin etmek için, toplumun tüm kesimlerini, görmezlikten gelen bir sistem…
Hukuk anlayışından tutun, eğitim, kültür, ekonomi, siyaset, inanç, sosyal ve demografik yapıya kadar, her uygulamada, belli azınlığın çıkarları…
Hatta bu azınlığı milli ve coğrafi yönden tatmin etse de, insani bir çok haktan mahrum bıraktırarak, onun bu milli irade için fedakarlık ve özveride bulunmasını talep eder…
Bu sistem yapısına göre herkes ve her fikir, düşünce, inanç sistemin düşmanıdır, herkesin doğal hakları olan, düşünce, inanç, sosyal yapıyı sistem onların yerine düşünerek, dayattığı şekilde yaşamak zorunda olduklarını onlara dayatır.
Bu yüzden bu sistemin kime? Hangi sınıf ve hangi milli iradeye hizmet ettiği, hangi insanların mutluluğu için çalıştığı pek anlaşılamaz…
Bu sistemde hiçbir insan mutlu değildir ve herkes bir arayış içindedir. Kimsenin insanca yaşama imkanı ve fırsatı yakalamadığı bu sisteme herkes düşman olur…
Bu sistemi değiştirmek isteyenler ise terörist ve düşman olarak mücadele edilmesi ve yok edilmesi gereken unsurlar olarak lanse edilirler…
Toplumun üzerinde kurulduğu milli duygulara ve inanç yapısına sahip insanların bile mutlu olamadığı bu sisteme herkes ya karşıdır veya düşmanıdır…
İnsan haklarının ihlal edildiği bu sistemde, insanca yaşamak isteyenler, karşı oldukları sistemin gözünde terörist ilan edilir ve onlara en acımasız muamele yapılır…
Bu yüzden onlarda, kendilerini terörist gördüğü için, insanların arasına dalarak, insanca yaşamanın bedelini bu insanlara yaşatırlar onların yaşam hakkını ellerinden alırlar…
Biz sistem olarak İnsan haklarına dayalı bir sistem oluşturmadığımız sürece, insanlar arasından terörü ve terörizmi kaldıramayız…
Öncelikle İnsan haklarına saygılı bir sisteme kavuşmamız gerekir ki İnsanlarımızı bu vahşi yaşam düşüncesinden kurtaralım, onları insanlar arasında insanlara saygılı hale getirelim…
İnsanlar hangi din ve inanca inanıp yaşamak istiyorlarsa ona saygılı olmayı, hangi düşünce ve sistemle yönetilmek istiyorsa ve hangi giyim, kuşam, yaşam standardı ile yaşamak istiyorsa ona saygılı, hangi dili kullanıp hangi kültürü yaşamak istiyorsa ona yardımcı olacak bir sistem kurulmadıkça…
Bu İnsan hakları ihlalleri ve canlı bombalar ile savaşlar devam edecektir…
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
