USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Reis'in Ordusu…

17-07-2017

Cumhurbaşkanı çok derin ve çok güçlü bir darbeye karşı, adeta kendi başına dik durarak mücadele eden bir lider olduğunu inkar edemeyiz…
Tıpkı Kurtuluş savaşı gibi 15 Temmuz darbesi ile ülkesini ve halkını, bir darbeden kurtararak, göğsünü siper etmiş ve cengaverce mücadele etmiştir…
O gece bu darbeye karşı duran ve bu darbe ile canından olan şehitler olmuş, aynı zamanda darbecileri püskürten kahramanlar olmuştur…
Bu meydanlarda, kurum ve kuruluşlarda başarıyı görenler, direnişin başarıya ulaştığına şahit olanlar, birer birer evlerinden çıkarak, meydanlara indiler…
Daha sonra ise hepimizin bildiği gibi, zafer ve kutlamalar ile tekbir ve zılgıtlar bir arada, nöbetler tutulmaya başlandı, bayraklar sallanmaya ve meydanlarda boy göstermeye…
Bunların tamamında, maalesef ilk başta ve en önde olan kahramanların kanı ve canı üzerine, gösteriş yapmaya gelen, sahte kahramanlarla meydanlar dolmaya başlandı…
Hatta ilk aylarda, bu meydanlarda kocaman bayrakları sallayanlar ve yemek dağıtarak, slogan atanların birçoğu, FETÖ zanlısı olarak işten atıldı, açığa alındı veya göz altına alındı…
Bu yüzden, Demokrasi nöbetlerinde en çok bayrak sallayanlara, yakında açığa alınır veya göz altına alınır diye espri yaptığımız da oluyordu…
İlk olayın çıktığı saatlerde ve ilk meydanı dolduranların dışında, Reisin Ordusu olarak nitelediğimiz ve savaş bittikten sonra ganimet toplamaya gelen beleşçi ve uyanıklar gibi…
Bu meydanı dolduranlara artık pek itibar edilemeyeceği, açıkça söyleniyordu, çünkü bunlar, üst düzey bürokrat ve mevki makam sahipleri ile siyasi beklenti içinde olanlar, birde kendini bazı vakıf ve dernek adı altında kamufle eden siyasi uyanıklardan oluştuğuna şahit oluyordu…
Daha önce toplumda yer bulamayan siyasiler, toplumda itibari olmayan, çıkarcılar, ihale, mevki ve kadro bekleyenler…
Tıpkı Karun un ordusu gibi, Reisin ordusu da darbenin ve direnişin ilk yılında tamamen, jakoben sınıfından oluşmakta ve çıkar guruplarına teslim olmaktadır…
Pazar günü meydana yakın bir kafede oturmaktaydım ve elinde bayrak, meydandan gelenleri izlemekteydim, maalesef hiç biri bu darbenin kahramanı değil ve hiç biri bu davanın samimi insanları değildi.
İskender Pala nın Karun ve Anarşist adlı romanı aklıma geldi, bu manzarayı izlerken, Pala aynen şöyle söylüyor:
Tarih bir ayna… Anayı kaplayan sancılı bir dilemma…
“Kutsal Hermos un suyuna karışan altının rengi hızla kan kızılına dönüşürken, kahinler yaklaşan büyük savaşın haberini vermiş, tekinsiz bir hava zengin Lidya diyarını sarıp sarmalamıştı.
Bir cephede güçlü askerleri ve görkemli hazineleri ile Aslan Kral Krezüs- nam –ı diğer Karun, diğer cephede terk edildiği ölümü alt edip Pers diyarına hüküm edecek olan Keyhüsrev.”
İşte Reisin ordusu tabiri caiz ise zenginlik, mal, makam ve şöhret peşinden koşan içi boş ve ilkesiz bir orduya dönüşürken…
Tamamen yalaka ve tamamen gösterişten oluşan bir kalabalık yığını haline dönerken, en küçük bir rüzgardan uçup savrulacak ve kaçıp kaybolacak bir ordu haline dönüşmüş vaziyette…
Bunu görmek için Kahin olmaya gerek yok, sadece bu meydanda bir gözlemci olmak yetiyor, geleceği görmek için…  

 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?