Bizler yani Ortadoğu ve Asya coğrafyasında yaşayanlar, Terörizm nedir ve Terörizm ile nasıl yaşanır iyi biliyoruz.
Bu gün ben bizim yaşadığımız ve alıştığımız Terörizmin hakim olduğu bir toplum yapısından söz etmeyeceğim…
Bu yaşam şekline alışmış olanlar bu kriz ve öfke içinde yaşamasını öğrenmişler, bunlar açısından bu saatten sonra bir sorun yok gibi…
Ama Avrupa ülkeleri gibi, Demokrasi ile yönetilen ve terörizm ile cinayetler ile hemen, hemen hiç yüzleşmemiş kişilerin, aniden kendilerini Terörist faaliyetlerin içinde bulması, çok zor.
Her gün yani yedi gün 24 saat, işinde, evinde, cadde ve sokağında, sinema ve tiyatrosunda, müziğinde ve barında, eğlence ve gezmesinde, hiçbir zaman ölüm, cinayet, kan ve öfke nedir bilmeyen…
Güvenlik sorunları olmayan, vahşi ve barbar insanlardan uzak, hoşgörü ve empati nin hakim olduğu bir toplumda doğ, büyü ve yaşa…
Bu güzel, rahat ve huzur dolu hayata alıştıktan sonra, günün birinde, silahlı saldırılar, bombalar, araçla katliamlar ve bıçaklı katillerin ülkesine dönüşmek!
Düşünün bir müzikli eğlence partisinin içinde ve eğlencenin doruğunda iken, ortalık kan gölüne dönüşüyor, cesetler yerde, yaralılar inliyor ve her taraf Kan kırmızısına bürünüyor…
Koşturanlar, kaçıştıranlar ve korkudan dona kalanlar, her yerde çığlıklar, her yerde bağrışmalar, polis ve ambulans sirenleri arasında buluyor bu rahat insanlar…
Çok zor ve çok korkunç bir ortam, bu ortamda yaşayıp, psikolojisi sağlam kurtulan insan çok az olur ve bu insanların yaşaması normale dönmesi çok zor olur…
İşte bu gün ben bu çok zor ve çok şaşkın insanların dünyası, toplumu olan Batı toplumundan ve özellikle en çok İŞİD saldırılarına maruz kalan Fransa dan söz etmek istiyorum…
Bir Avrupa tv kanalını izlerken, çok zor durumda olduklarını gözlemledim, bu programa göre her beş Fransız gencinden biri Terörizme karşı savunma için eğitim alıyor…
Yani Fransız toplumunun gençlerinin beşte biri gönüllü olarak bu eğitim kamplarında, Terörizm e karşı kendini savunmak ve toplumda gönüllü çalışmak için, eğitim kamplarında…
Gençler askeri üniformalar içinde, silahlı ve silahsız savunma, terörizme karşı gönüllü toplum hizmeti yapmak için çalışıyorlar, ter döküyorlar…
Hepsinin tek amacı Terörizm belasını uzaklaştırmak ve bu belaya karşı savunma kabiliyetlerini geliştirmek…
Dikkatimi çeken bir konu ise bu kadar, eğitimli, bu kadar çağdaş ve modern bir toplumda, kimsenin bu Terör belasını kim çıkardı, bunun kökünü kazımak için ne yapmalı? Sorularını sormamaları…
Bir toplum ne kadar eğitimli, çağdaş ve modern olursa olsun, Terörizm ile karşı karşıya kalınca, aklını ve bilgisini yok ettiği gerçeği bir kez daha ortaya çıkıyor…
Bizler bu coğrafya da Terörizm ile iç içe yaşayan İnsanlar, bu tür eylemleri almadan önce ve hatta almaya bile gerek duymadan, işin kaynağı olan, devletleri ve sistemleri suçlayarak onlardan hesap sorarız…
Devletler, iktidarlar ve sistemler ise ya topu dış güçler ve dış düşmanlara atarlar, veya içerde derin, paralel devlet yapısına bağlayarak, işin içinden çıkarlar…
Fransa, Almanya gibi toplumlarda ise bu Terör belasını, kaynağının araştırılmaması ve suçlunun ortaya çıkarılamaması, bu toplumların daha çok uzun süre bu bela ile karşı karşıya kalacaklarının göstergesi…
Çünkü Ortadoğu da ve Afrika, Asya Kıtalarında bu örgütlerin kurulması, güçlenmesi ve savaşması için her türlü çabayı sarf edenler, maalesef batılı, Emperyalist ülkelerdir…
İŞİD i ve örgüt elemanlarını Avrupa ve Asya kıtasından alıp bu coğrafyaya yerleştiren, ellerine silah ve mühimmat veren, onlara lojistik destek verenler de onlardı…
Arap baharı adı altında, bölge de ki Diktatörleri birere birer devirenler ve onların toplumlarının başına Terörizmi musallat edenler, sonra da bu örgütlerin uzantılarını içine alanlar yine onlar…
Kısacası suskun ve sorgusuz bir toplum olan Batılı toplumlar, bu belayı sorgulamadıkça ve kökenine inmedikçe, rahat yüzü görmezler…
