USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Yüzyıl Savaşı Kapıda…

17-10-2016

Biz öyle bir coğrafyada yaşıyoruz ki, her gün yeni bir kriz, her gün yeni bir olay, her gün yeni bir sıkıntı ile baş başa kalıyoruz…
Ama bir türlü bitip tükenmiyoruz, bu coğrafya yı bu insanları asırlardır bu politikalar ve bu sıkıntılar bitiremiyor…
Yöre olarak geri kalmış, demografik olarak, yoğun ve eğitimsiz bir nüfus yapısına sahibiz. Bize hiçbir kriz ve hiçbir savaş korkutucu gelmiyor bu coğrafyadan kaçmamıza neden olmuyor…
Bu coğrafyanın çekiciliği mi? Bu coğrafyanın bereketi mi? Bilemiyorum. Ama bir şey biliyorum, dünyanın en dayanıklı yapısına sahip insan bu coğrafya da yaşıyor…
Bakın son birkaç ay içinde bizim coğrafyanın başına gelen belalara… İşsizlik, ekonomik kriz, siyasi istikrarsızlık, bozulan kamu güvenliği ve düzeni…
Bu günlerde bu coğrafyada yaşayan kadim insanlar, geleceğinden umutsuz ve mutsuz bir dönemin içinden geçiyorlar…
Siyasiler hakimiyet hatta büyük kudret sahibi olmak için, başkanlık sistemine kitlenmişken, ekonomistler ha bire ekonomik kıyametin ne zaman kopacağının hesabını yapıyorlar…
İşsizlik oranları yükseliyor, devlet yatırımları kısılıyor, cari açık büyüyor, ihracat düşüyor, döviz almış başını gidiyor, iş ve aş korkusundan kimse elindekini çıkarmak istemiyor ve alışveriş yapamıyor…
Eğitim öğretimi artık kimsenin düşündüğü ve üzerinde durduğu bile yok, herkes canının ve malının derdine düşmüşken, kimse çocuğunun eğitimine yönelmiyor…
Hala okullar öğretmensiz, hala sınıflar tıkış, tıkış, hala müstahdem yokluğundan, sınıf ve tuvaletler pislik içinde…
İnşaatlar durmuş işçiler, kahve köşelerine yığılmış, çay parası endişesine düşmüşler, çocuklar ise ellerinde kuru ekmek, karın doldurmaya çalışıyor…
Bu kadar olumsuzluğun üst üste geldiği bir dönem daha bilemiyorum, bu kadar sahipsiz olduğumuz ve bu kadar, devlet sahipsizliğini yaşadığımız bir dönem hatırlamıyorum.
Devlet içerde terörle mücadele ettiğini iddia ediyor, her gün beş on cenaze, her gün kapalı olan yollarda seyahat etme özgürlüğünün kısıtlı olduğu bir bölgede yaşıyoruz…
Terör örgütü bir idi beş oldu, devlet gücü bir idi beşi buldu! Her yerde her tarafa savaş ve çatışma bütçesi ayırmak zorunda kalan devletin GSMH ve kişi başına düşen milli gelirin geldiği seviyeden haberi bile yok…
Şimdiye kadar devletin ve iktidarın içerdeki istikrarsızlığını yazmaya çalıştım. Bundan sonra biraz da dış dünya, yani sınırlar ötesine gidelim…
Fırat kalkanı hareketinde, Suriye nin içinde, sözde terörist kovalayan bir ülke, Başika denilen bir bölgede, sözde ordu yetiştiren bir ülke, Kıbrıs ta devlet kuran ve koruyan bir ülke, Afganistan da, yıllardır asker gönderen ve barışa destek veren bir ülkede…
Yine her gün yüzlerce sorti yapılan bir Kandil, Zap… gibi operasyonlarda, uçak ve mühimmat harcayan bir ülkede..
Rusya ile kriz üstüne kriz yaşayan ve bir savaş konseptinde anlaşan bir ülke de, daha birkaç güne kadar dost kalan ve her alanda destek veren Yunanistan a da adalarına göz diken bir siyasi iradeye sahip bu ülkede…
Bizlerin huzur ve güven ortamı aramamız biraz saflık olmaz mı? İş ve aş peşinde koşacağımıza bir an önce silah ve mühimmat hazırlamamız gerekmiyor mu?
Çünkü yüzyılın savaşı olduğu iddia edilen bir savaşa günler hatta saatlerin kaldığı iddia ediliyor ve Şii-Suni savaşının patlak vereceği Musul operasyonu ile yeni bir kriz beklentisi içinde olan bölgemize istikrarın gelmesi beklenir mi?
Uzmanlar Musul savaşının Suriye savaşından daha fazla kalıcı etki oluşturacağı, Demografik yapının değişmesini zorlayacak olan İran yanlısı Heştişabi güçlerine karşı, Türkiye nin de Heşti vatani güçleri ile birlikte, bir savaşın içinde yer alacağı beklentileri…
Şte size bu tablonun içinde, siz bir hesap yapın, çıkabilecekseniz çıkın bakalım…

 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?