USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Hoşgörü ve Barış…

03-12-2018

Bu hafta boyunca insanlar arasında hoş görü ve barışı yaymak lazım, nedenine gelince, bu hafta Mevlana haftası olarak kutlanmakta ve bu hafta boyunca bu alimin görüşleri dile getirilmektedir.
Barış ve hoş görü aslında her zaman insanların taşıması gereken bir önemli haslettir. Hoşgörünün olmadığı yerde barış olmaz, barışın olmadığı yerde hoş görü olmaz…
Bu yüzden bizim bir birimizi anlamamız ve bir birimize karşı mütevazi davranarak, kusurlarımızı anlayışla karşılayıp hoşgörü içinde telafi etmemiz gerekir…
Bu hoşgörü ve anlayış toplumsal barışı beraberinde getirir, bizler tıpkı Mevlana ile Şems gibi, realite ile maneviyat arasındaki köprüyü, hoş görü ile anlayış arasındaki bağı iyi anlamalıyız…
Şems şayet meyhaneye gidip orada sarhoşlarla, oturabilecek hoşgörüyü gösteriyor ve onu toplumun anlayış ile karşılamasını istiyorsa…
Şems nasıl genelevden iyi diyalog sağladığı cinsiyet emekçileri ile diyaloga geçip onları anlamaya çalışıyor ise…
Toplumunda her kesimden insana ve her fikir ve düşünceden insana tahammül ederek, onları hoşgörü içinde anlamaya çalışması halinde, toplumsal barış sağlanmış olur.
Biz Mevlana yı şahsi ile ilgili değil, fikir ve düşünceleri ile yücelterek onun eşi benzeri olmayan bir alim olduğunu kabul ediyoruz…
Özellikle günümüzde çok fazla ihtiyacımız olan, hoşgörü ve anlayış, buna bağlı olan toplumsal barışın sağlanması için, Mevlana nın öğretilerine ihtiyacımız vardır.
Onun Şemsi anlayışla karşıladığı gibi, bizimde toplumun tüm kesimlerini anlayış ile karşılamamız gerekir, kimseyi yaşantısı için hor gör memeli, hiç kimseyi düşüncesi için dışlamamalıyız…
Önemli olan İnsanlığı yaşatmak, her türlü görüş ve düşünce, yaşam ve inançla birlikte yaşamasını bilmek onlara tahammül etmektir. 
Bu gün toplumu kamplara bölenler, her kesi bir farklı terör örgütü üyesi kategorisinde değerlendirerek, herkes farklı gözlerle ve düşmanca bakmak, işte toplumsal huzuru bozan en önemli unsurlardır.
Bizler önyargılı davranmadan ve peşin hükümlü olmadan öncelikle insanları dinleyip anlamaya çalışmamız gerekir…
Hiç kimse zararlı bir iş veya yaşam içinde olmak istemez ancak toplumsal baskılar ve toplumsal sıkıntılar sonucu, yapılan yanlışlıkları, hoş görü ile karşılamak bizim en öncelikli görevimiz olmalıdır.
Bakın Mevlana bizim için uzun bir süre önce bıraktığı eserlerinde değindiği çok önemli bazı gerçekleri nasıl sıralamış.
İnsanlığın yolunu bulması, toplumsal ve kişisel huzurun sağlanması için, herkesin bir birini anlayarak ona göre kardeşçe sarılması için…
Mevlana nın bu yedi öğüdünü her zaman anımsamak ve hiçbir zaman aklımızdan çıkarmamak lazım, böylece hem iç huzur, hem de toplumsal huzur ve barışı yakalayabiliriz.
Bunun için Mevlana nın dergahına ve Şems gibi terbiyecilere ihtiyacımız vardır, haydi barış için, toplumsal anlayışı sağlayalım.
“ - Cömertlik ve yardım etme konusunda akarsu gibi ol
- Şefkat ve merhamette güneş gibi ol
- Başkalarının kusurunu örtmede gece gibi ol
- Hiddet ve asabiyette ölü gibi ol
- Tevazu ve alçak gönüllükte toprak gibi ol
- Hoşgörülülükte deniz gibi ol
- Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol.”

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?