USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

HOŞGÖRÜ VE EMPATİ…

04-07-2019

Bizler toplum olarak, sistem tarafından ayrıştırılarak, bölüştürülerek, kin ve nefret dilini ve duygularını kullanarak, düşman olmuşuz.
Suni insanımız, Alevi ye, Türk insanımız, Kürt kardeşine, Solcusu ise sağcısına düşman edilmiş ve bir birilerine karşı düşman hale getirilmişler…
Oysa bu coğrafya da paylaşamadığımız, anlaşamadığımız, düşman olacağımız hiçbir konu yok ortada, bu ülke hepimizin, bu din hepimizin, hepimizin düşüncesi hakka ve halka hizmet… 
Bu memlekette, Kürt ve Türk çatışmasının kökeninde sistemsel bir yanlışlık olduğuna inanıyorum, her ne kadar bazı mülki amir ve idarecilerimiz, resmi dil ve tavırları ile bu yanlışlığın içine girseler de!
Tarih ve geçmiş deneyimlerimiz gösteriyor ki, sistemsel bir sorun olmadıkça, Kürt ve Türk birlikte olma, birlikte anlaşma ve birlikte çalışmayı başarabilmişler…
Bakın bundan 40 yıl öncesine ve bu güne gelinceye kadar bu hareketin belli tarihlerinde ve aşamalarında, hep birlikte veya sistemsel destekle bu PKK hareketi ivme kazanmıştır…
Suriye de Bekaa vadisine yerleşen örgütümüz ilk yıllarında devletin en güvenilir iki uzmanı ile birlikte çalışma yapmakta hiçbir sorun görmemiştir.
Örneğin Abdullah Öcalan, Yalçın Küçük ve Doğu Perinçek o yıllarda beraber ve kardeşçe çalışabilmişler!
Daha sonra siyasallaşan ve adına bu gün HDP hareketi denilen siyasi yapılanmada, yine bir çok Kürt siyasetçi AK partinin hoşgörü ve demokrasi hareketi çerçevesinde, TBMM sine girerek, MHP, CHP ve AKP siyasileri gibi, meclis sıralarında oturmuş ve hatta MHP lideri Bahçeli tarafından ilk tebrik edilenlerden olmuş Kürt parlamenterler…
Daha sonra doğuda bir çok belediyeleri alan bu HDP li siyasiler, başkan olarak bir çok Vali tarafından kabul edilmemelerine rağmen, hatta tokalaşma dan kaçınmasına rağmen…
Gün geldi devlet bu işi gevşetince, zamanın valisi Efkan Ala bir basın toplantısında, karşı sıralarda oturan belediye başkanı Hüseyin Kalkan a yanında koltuk vererek onu yanında oturtmuş ve takdir toplamıştır.
Çünkü devlet idaresinde küskünlük ve tahammülsüzlük olmaz diyordu zamanın valisi ve diğer mülki erkan.
Bunlar yalnız değil, bir çok alanda normalleşmeler sırasında hepimiz yana yana oturup çalışmış ve bu vatan için omuz omuza çarpışmış bir yek milletiz…
Bakıyorum bu gün bazı devlet büyükleri ve temsilcileri aynı hataya düşmüş ve belediyelere seçilen HDP li başkanlara tavır alarak, idarecilerin bile onlarla görüşmelerini yasaklamışlar….
Oysa devlet geleneğinde ötekileştirme ve düşmanlık yoktur, bu sistemde herkes ve her kurum bu halklara hizmetle mükelleftir…
Bakın İstanbul seçimleri kampanyasında, MHP ve AKP nin oluşturduğu cephede, Osman Öcalan ve Abdullah Öcalan bile yer almadı mı?
Devlet çıkarları ve iktidar menfaati söz konusu olunca suni çatışmalar ve siyasi düşmanlıklar ortadan kaldırıla biliniyor.
Bakın yılların düşman partileri liderler düzeyinde birleşebildi ve destek verebildiler, yani bu ülkeye her kes farklı alanlarda ve farklı şekillerde hizmet etmeye çalışıyor…
Ama küskünlük ve dargınlık olmuyor, o halde bizler neden halk olarak bu sistemi anlamıyor ve hoşgörü ile empati yaparak, olaylara yaklaşım göstermiyoruz.
Bu küskün halimiz bizim halka hizmet etmeye ve hakkın emirlerini yerine getirmeye engel olacağını bilmemiz gerekir.
Yarın il komisyonlarında, bölge toplantılarında, halk buluşmalarında, halkın temsilcilerine küskün olan devlet temsilcileri, ilerde bu tavırlarından pişman olacaklarını bilmelerini isterim.
Nihayetinde, devletimizi yöneten bürokratlarda, göreve gelenlerde, hem milli, hem yerli olduklarını çok iyi biliyoruz, bu küskünlük niye?

 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?