Beş yıl önce kaleme aldığım bir makale yüzünden aldığım, 11 Ay 20 günlük bir cezamı geçen hafta Beşiri açık ceza ve infaz kampüsünde geçirmek üzere teslim oldum.
Bu teslimiyetim, benim için büyük bir deneyim, cezasını çektiğim konu bakımından büyük bir devlet ayıbı, bu hukuksal ve yargısal bir utanç.
Beş yıl önce AKP siyasetinin ağırlığını his ettirmeye başladığı ve tüm kurum, kuruluşları ele geçirmek için İmam Hatipli bir nesil yetiştirme projesini herkese ve özellikle yeni nesle yerleştirmek üzere lise çağında ki gençleri İmam Hatipli yapma projesinin uygulama yılları!
Tam o yıllarda Batman’ın en gözde lisesi, zeki ve çalışkan, gelecek vat eden öğrencilerinin yer aldığı okulu; dönemim Milli Eğitim Müdürü Mahmut Kurtalan, alıp 10 Km şehirden uzak bir çöle atması üzerinde makalemi kaleme almıştım.
Milli Eğitim müdürüne hitaben yazdığım makalemde hakaret suçu oluşturan cümleler şöyle “Sende utanma sıkılma ve Allah korkusu yok mu, memleketin en çalışkan ve en zeki çocuklarını, cezalandırırken, İmam hatipli olmaya zorladığın gençlerin geleceğini karartıyorsun, amacın saraya yalanmak ama bunun sonunda seni kimse af etmeyecek!”
Bu ve benzer cümlelerden dolayı, zamanın vali si ile bir olarak, talimat üzerine bir ceza davası açıldı bana, hiçbir ifademe başvurmadan cezamı yüzüme okudular!
Yerel mahkeme, İstinaf ve Yargıtay derken geçen ay içinde cezam onarak Batman Adliyesine gönderildi.
Sadece Gir - Çık olan bu cezamı çekmek için birçok cezaevi araştırdım ve soruşturdum, en uygun ve en güven veren ceza ve infaz kurumu unun Beşiri açık ceza evi olduğuna kanaat getirdim.
Bana bu konuda tam güven veren, inandığım bir şahıs tarafından yönlendirildiğim bu ceza evine girip çıkmaktan çok memnun ve çok mutluyum…
Orada tanıdığım hükümlüler ve infaz koruma memurları ile o kampüs alanının en sevilen ve en değer verilen, baba adamı ile tanışmanın mutluluğu içindeyim.
Bu zamanda bu şekilde onurlu ve vakarlı bir şekilde herkesin sevgisini ve saygısını kazanan birinin olması doğrusu beni hem şaşırttı, hem de, huzur verdi.
Hala o şaşkınlık içindeyim, tatlı ve sert, kurallara bağlı ve insanlığından ödün vermeyen, kuraldan çok insanlığa bağlı biri.
Bu kişi o kurumun müdüründen daha etkili, tüm infaz memurlarından daha yetkili ve herkesin takdirini alan, bir dediği iki olmayan, kimse tarafından kırılmayan biri.
Cezaevi alanına girerken, tutukluların hepsinin saygı ile önünden kalkarak, hoş geldin baba dediklerine şahit olduğum biri.
Kampüs alanı ana baba günü, iğne atsan yere değmez, bin kişilik kapasiteye 1500 kişinin, zorunlu yaşam alanına çevrilmiş.
Yatakhaneler koyun misali istifleme ve diğer sosyal ve yaşam alanı o şekilde sıkışık bir vaziyette, o kampüste nefes alacağını tek kişi baba dedikleri biri vardı onunla canlanıp onunla sönüyordu!
Yaşam ve diğer özelliklerin gözlemleri için yarın bu köşe de devam edeceğim, Beşiri İnfaz ve Ceza kurumuna...
