USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Oktar ilk değil, son olmamalı…

01-08-2018

Adnan Oktar gibi, din istismarcılığı ile insanları kötü emellerine alet eden, tarikat, cemaat, birlik ve organizasyonlar ilk olarak ortaya çıkmış faaliyetler değildir.
Bu tür organizasyonlar eski çağlardan bari mevcuttur, sapık fikir ve düşüncelere, bazı kutsalları alet ederek süslü göstermek, tamamen masumane bir eylem sonucu…
Şimdi gelelim son yüzyılda, özellikle ülkemizde ortaya çıkan, bu tür organizasyonlara, bunların
 bir çoğunda, devlet eli olduğuna inanıyorum…
Ülkenin en ücra köşesinden en merkezi yerine kadar ne zaman iki kişi bir araya gelmiş ve bir işe kalkışmış ise mutlaka üçüncüsü devlet olmuştur!
Bunu herkes bilmektedir, üçüncü göz olarak tüm illegal faaliyetlerin içinde yer alan, devlet veya onun görevlileri, bu organizasyonların belli bir süre devam etmesine göz yummaktadır.
Tıpkı, Adnan Oktar organizasyonunda olduğu gibi. Bence; en masum ve en tehlikesiz olan, en açık ve en şeffaf olan organizasyon, Adnan Oktar ve Kedicikleri idi.
Her gün televizyonlarda, açıkça Allah ve Din adına birkaç laf, ardından birkaç erotik hareket ve saçmalıklar, aklı başında olanların bu sisteme girmesi olanaksızdı…
Ama bu organizasyona bile devlet yetkilileri, göz göre göre göz yummaktaydı, uzun süreden beri yayınladığı kitapları, birçok cemaat tarafından el altında dağıtılmaktaydı…
Birçok kişi sırf dine hizmet ediyor diye bu sapık hareketlerine gülüp geçiyordu, bu güne kadar kimse dönüp bu adam ne yapıyor? Diye sorgulamıyordu, çünkü oda reise saygılarını sunuyordu!
İşte bu şekilde hem nalına, hem mıhına işini uzun süre açık bir şekilde sürdürdü, bu tuzağa düşen birçok genç ise boş bir inanç ve boş bir dava peşinde hayatlarını heba ettiler…
Olan o genç kız ve erkeklere oldu, onların ailelerine ve çevrelerine oldu, birer ucube olarak ortalıkta dolaşacaklar, neden?
Devletin ihmali ve devletin geç harekete geçmesinden dolayı, çünkü ilk gün bu oluşumu ortadan kaldırma imkânı ve gücü olan devlet, bu organizasyonun güçlenip dal budak vermesine göz yumdu…
Tıpkı Acizmendiler, tıpkı Feto’cular…. Bu gibi bu güne kadar ortaya çıkmış birçok tarikat ve organizasyonlar gibi, önce devlet ortaya atılmasına göz yumuyor, ardından gelişmesine destek veriyor…
Sonra birçok kurbanı bu organizasyonlara düştü diye tutuklayıp yargılıyor, neden girdin diye sorguluyor, neden olacak bu eğitim sistemi ile bu yetişen beyinler ve bu verilen yanlış inanç ile bu insanların tabiri caiz ise ya davulcu ya, veya zurnacıya gitmekten başka çareleri yok!
Oysa işin başında daha fazla kurbanlar bu işin içine düşmeden, gençler bu şekilde zehirlenmeden önce, istihbarat ve muhbirlerin ilk raporları üzerine harekete geçilmelidir…
Özellikle genç ve çocukların bu konuda iyi eğitilmeleri ve özellikle ailelere, gerçek din ve inancın verilmesi gerekir…
Bu köklü çözümler olmadığı sürece, din bu kadar istismara açık olduğu sürece, daha birçok sapık tarikat ve organizasyonlar olacaktır ve mevcuttur…
Bu gün irili ufaklı yüzlerce tarikat ve dini vakıflarda bu tür faaliyetler sürdürülmesine rağmen, birçok sapıklıklar yaşanmasına rağmen bunlara göz yumulmaktadır…
Çünkü dini istismarcılık ile yapılan siyasette din istismarcılığı organizasyonlara hep göz yumulacaktır, bu tür yerler oy depoları ve oy kaynağı olarak el altında tutulmaktadır…
Bu tür yerlerde özellikle ordu mensubu subayların yer alması, İstihbarat üyelerinin boy göstermesi ve birçok polis memurunun diz çökmesi, cahil ve eğitimsiz halk için bir güvence haline gelmektedir…
Bu organizasyonların tamamında devletin gözü mevcuttur, tümünde istediği an kontrolü ele alabilmektedir.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?