USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

SOSYAL MEDYA VE AYAKLI GAZETELER…

24-06-2019

İstanbul seçiminde AKP nin yaşadığı hezimet ve onun arkasındaki nedenleri irdelemek gerekir, öncelikle mağduriyetin oluşması ile Halkın olaya el koyması olarak değerlendirilmeli.
Tek parti ve tek adam saltanatında, her şey çok güzel işlediği ve her gücün zirvede olduğu bir sırada bu düşüşün nedeni ne olabilir?
Tam bir Osmanlı’nın Lale devri gibiydi, Baldırı çıplak aç ve sefil sözde dindarlar dişlerini soktukları iktidarın etini kemirdikleri bir anda, her şey tuz buz oluyor!
Hiç kimse bu kadarını tahmin etmemişti, muhalefetin elinde iki gazete ve iki tv kanalı varken, iktidar yüzlerce genel ve mahalli basın organı, onlarca tv kanalı ve sosyal medyası ile güçlü olduğuna inandığı bir propaganda çalışması ile bu seçime hazırlandı…
Ama ortada bir mağduriyet ve sızlayan bir vicdan vardı, bu yalnız iptal edilen İstanbul seçimi ve İmamoğlu’nun mağduriyeti ile anlatılamaz…
Burada mağdur edilen sol kesim, mağdur edilen, inançlı kesim, mağdur edilen Kürtler, Çerkezler, Lazlar, mağdur edilen çalışanlar ve üretenler…
Kısacası leşe saldıran birkaç seçkinin dışında herkes mağdur olmuş ve herkes şikâyetçiydi bu gidişattan ama ne sarayın, nede saraydakilerin umurunda değildi.
Tıpkı Osmanlıda çöküş döneminin başlangıcı olan Lale devri gibi, şairleri, yazarları, müzisyenleri, basını ve yayını tam bir keyfi, safahat halinde, halktan kopuk ve kamuoyundan uzakta…
Tıpkı Mısır dönemi Firavunların saraylarındaki, debdebe, tıpkı Karun un sahip olduğu servet ve ihtişam gibi, artık saraylar, yatlar ve katlardan, halktan uzaktan…
Böyle bir İslamcılık, böyle bir dindarlık, böyle bir adalet ve böyle bir insanlığın yaşaması mümkün değil, kimse bundan başarılı bir sonuç beklemesin…
İmamoğlu başarısını veya etkinliğini değil, AK partinin ve sarayın başarısızlığı ve yanlışlığı üzerine prim yapan bir lider oldu.
Tıpkı Hazreti Musa, tıpkı Hazreti Muhammet gibi, baldırı çıplak, aç ve sefalet içinde olan halkı peşinde taktı, kendi basın ve yayınlarını, kendi haberleşme ağlarını sosyal medya ve ayaklı gazetelerden oluşturdular…
Onların sloganları daha etkili ve daha candandı, onlar halkın içinden gelen ses oldular, onlar kendi özlerinden gelen haberleşmeleri oluşturdular…
Bu gün sosyal medyanın, tüm haberleşme, tüm enformasyon ve dezenformasyon ağlarına rağmen baldırı çıplakların haykırışları daha etkili oldu.
Batman ve diğer illerden, İstanbul a giderek sözde iktidar partisine çalışan siyasilerin tamamı içten ve candan çalışmadıkları için gittikleri her kapıdan tepki ile ve çaldıkları her kapı yüzlerine kapanarak döndüler…
Bu tip siyasilerin yani saray tarafından atanan siyasilerin, taşradan kalkarak, İstanbul Metropolünde yaşayan seçmenleri etkilemesi mümkün mü?
Olamaz tabi ama bu projeleri bile onlara oy kaybına neden oldu, vekiller ve il teşkilatının iki hafta boyunca, İstanbul da gezdikleri, yiyip içtikleri ve eğlendikleri dışında hiçbir etkilerinin olmadığı hatta ters teptiği seçim sonucundan anlayabiliyoruz…
Sonuç El mi yaman, Beg mi yaman sosyal medya ve ayaklı gazetelerin çalışmaları ile ortaya çıkmış oldu.  Çöküş bir sefer başladı mı, durdurulması mümkün değil, bu böyle biline… 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?