USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

UZLAŞMA KÜLTÜRÜ VE BARIŞ…

23-01-2019

Toplumumuz maalesef uzlaşı konusunda ve barış yapma konusunda çok çağdışı ve çağın gerisinde bir fikir ve düşünceye sahiptir.

Uzlaşı ve Diplomasi kültürü, özellikle ülkeler arasında, çok önemli bir yere sahiptir. Birçok savaş ve çatışma ortamında, kavga ve küsme olaylarında her zaman barış ve uzlaşı için arayışlar olmuştur.

Biz Kürtler özellikle çağdaş ve modern bir toplum olma yolunda, Millet olma kültüründe olmadığımız için, işimizi hep kavga ve çatışma ile bitirmeye çalışıyoruz…

Sıkıntılı bir ruh hali, kaba ve çirkin sözler, sonunda ise kan ve gözyaşı ile perişan olan taraflara şahit oluyoruz.

Oysa medeni dünya toplumları, her çatışma ve uyuşmazlıkların ardından, hemen iyi niyet elçilerini ve diplomasi uzmanlarını devreye koyarlar.

Bizler toplum olarak köprüleri atmaya ve çirkin laflar ile kaba davranışlarımızı ortaya koyarak, tüm yolları kapatmaya çok meyilliyiz…

Bakın uluslar arası, çatışma ve savaşlarda, özellikle cephe ve ekonomik savaşlarda, sürekli diplomasi, cepheden daha fazla bir faaliyet içine girmektedir.

Çünkü her çatışmanın sonucunda bir barış ve uzlaşma hakim olacaktır, taraflar çatışmanın en az zararla ve savaşın en kısa sürmesi için, diplomasi masasını hiçbir zaman terk etmemektedirler.

Tarihte en büyük zaferler, cephelerden elde edilen zaferler değil, Diplomasi masasında alınan zaferlerle doludur.

Diplomasi ruhu karşılıklı alışveriş ve kazan, kazan prensibi ile her iki tarafında amacına ulaşıp karlı bir şekilde masadan kalkmasına bağlıdır.

Tarihte birçok diplomatik anlaşmalar ve protokoller, anlaşmanın iki tarafa da sağladığı çıkarları ortaya koymaktadır.

İslam tarihinde en önemli ve en dikkat çekici olan anlaşma, peygamber efendimiz ile Mekke müşrikleri arasında yapılan anlaşmadır.

Her ne kadar anlaşmanın yapıldığı tarihte, maddeler Müslümanların aleyhine görünse de, ileriki zamanlarda, şartlar anlaşmayı, Müslümanların lehine çevirmiştir.

Onun için uzlaşma masasına otururken, kısa günün karı ve günü kurtarmaya yönelik değil, ileriyi ve tablonun tamamını görmek lazım.

Bunun için ise ileri görüşlü ve basiretli bir liderin başkanlığında bu süreci en iyi şekilde yürütmekte yarar vardır.

“Antlaşmanın Maddeleri:

 Her iki taraf arasında da 10 yıl savaş olmayacaktır. İki tarafta birbirine ne maddi ne de manevi zarar vermeyecektir Müslümanlar sadece antlaşmanın yapıldığı zaman Beytullah’ı ziyaret etmeden döneceklerdir. Gelecek yıllarda üç günü geçmemek koşuluyla Mekke’ye gelip Beytullah’ı ziyaret edebilecekler. Bu üç gün süresince de Mekkeli olanlar şehir dışına çıkacaklar. Müslümanlar Kureyş’e sığınmaya kalkarsa geri verilmeyecek; ancak Kureyşliler’den biri Müslümanlara sığınacak olursa geri verilecektir. Kureyş tarafından Mısır ve Şam’a gidenlerle birlikte ticaret yapmaya giden Medineliler de malları ve canları korunacaktır. Kureyş dışındaki kabileler istedikleri tarafın koruması altına girebileceklerdir.

Hudeybiye Antlaşması’nın Sonuçları:

 Mekkeliler Müslümanların varlığını kabul etmişlerdir. 2 taraf arasında diyalog gelişmiştir. Pek çok Mekkeli Müslüman olmaya karar vermiştir. Ticari ilişkiler başlamış ve gelişme göstermiştir. Esirlerin bırakılması barışçıl bir ortamın var olmasına neden olmuştur. Kureyşlilerin islâm tarihindeki önemini burada daha iyi anlamaktayız. Mekke’ye iade edilen Müslüman olan gençler karargah kurup geçen kervanlara zarar vermektedir. Gençlerin yaptıkları bu olay sonrasında antlaşmada yer alan iade edilme konusu antlaşmadan kaldırıldı. Biraz zaman sonra Hudeybiye Antlaşması Mekkeliler tarafından bozuldu. Bozulan antlaşma sonrasında Hazreti Muhammet Mekke ye savaş açmıştır. Mekke’nin fethi de bu antlaşma ile kolaylaşmıştır.”

İşte tarihte en önemli anlaşma olan bu anlaşma, ileri görüşlülüğün ve ince hesap yapmanın sonucu ile zafer elde edilmiştir. 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?