Dünya nüfusu her yüz yılda birçok değişiklikler gösterdiğine şahit oluyoruz, nüfus değişiklikleri, özellikle savaşlar, ekonomik sorunlar, hastalıklar ve doğal afetler nedeniyle yer değiştirmektedir.
Son yüz yıl içinde birinci dünya savaşı ve ikinci dünya savaşı nedeniyle, Avrupa ülkelerinde, yaşanan savaşlar nedeniyle çok hızlı bir nüfus kaybı yaşadığı bilinmektedir.
Bu kayıplarını telafi etmek için, hastalıklarla mücadele ve rahat yaşam koşulları nedeniyle çok büyük ekonomik ve teknolojik değişim geçiren Avrupa, bütün dünya nüfusunun cazibe merkezi haline gelmiştir.
Dikkat ederseniz, ekonomik şartlar ve eğitim politikaları ile kalkınmışlık seviyelerini üst düzeyde tutmak için genç nüfusu fazla arttırmayan, Avrupa ülkeleri, her türlü kaynak gibi, İnsan kaynağını da dışardan temin ediyor.
Siyasal ve sosyal, ekonomik ve çevre faktörleri yönünden pek olumlu şartlara sahip olmayan, Dünya’nın diğer ülkelerinden bu yaşlı kıtaya çok göç olmakta ve Nüfus yoğunluğu artmaktadır.
Tıpkı kuluçka makinesi gibi, işleri güçleri çocuk ve nüfus artışı olan Asya, Afrika ve diğer kıtaların insanları bu kıtaya hücum etmektedirler.
Bu yüzyıl içinde bölgemizde ve dünyanın birçok ülkesinden yetişmiş kas gücü ve beyin gücü hep bu kıtaya göç etmektedir.
Bizler ülkemizde Almancı olarak nitelendirdiğimiz birçok yakınımızı bu proje çerçevesinde bu ülkeler göndermiş veya kaptırmış durumdayız.
Daha sonra bölgemizden siyasal nedenler ve savaş nedeniyle, özellikle doksanlı yıllarda, 3 bine yakın köy yakılıp yıkıldıktan sonra bu insanlarımızda yolunu bulan, bu kıta ülkelerine göç etmek zorunda kalmış…
Geri kalanlar ise, büyük metropollerin varoşlarına veya yeni şehirlere göç etmek zorunda kalmışlardır.
Diğer taraftan, Asya kıtasından, yine aynı şartlara maruz kalan birçok İnsan bizim coğrafya yı kullanarak bu ülkelere ulaşmaya çalışmışlardır.
Son birkaç yıl içinde, ilimiz çok sayıda göç almak ve hızla büyümek zorunda kalarak, çarpık şehirleşme ve çarpık nüfuslaşma nedeniyle, Köy kent görünümüne kavuşmuştur.
Sancak bizde de gerek çevredeki savaşlar, gerekse ekonomik koşullar nedeniyle, bu yıl içinde
Her ay en azından 10 ailenin İstanbul gibi metropollere göç etme zorunda kaldığı bildiriliyor.
Bu konuda henüz tam bir araştırma yapılmamasına rağmen, bizler çevre ve etraftan edindiğimiz bilgileri derleyerek bu sonuca vardığımızı söyleye biliriz…
Özellikle Petrole dayalı iş alanlarının kapatılması, inşaat sektörünün tamamen durması, tarım alanlarının işletilmemesi, hayvancılığın tamamen durması nedeniyle…
Bu sektörlerin yan işlerinden yararlanan, İpragaz mahallesi ve Karşıyaka ile Petrol kent, Seyitler mahallesinde her gün birkaç ailenin gözünü dışarıya diktiğine şahit oluyoruz…
BM Dünya Nüfus uzmanlarının özellikle Çocukların ve Kadınların bu tür zorunlu göçlerden etkilenmemesi için, yerel idareci ve yöneticiler kısa sürede önlem almasını öneriyor.
Fakat bu konuda hiçbir inceleme ve araştırmaları olmayan yerel yöneticilerin dolayısı ile önlem alması düşünülemez…
Geçen gün oturduğum bir kafede sürekli bize servis yapan bir genç kız gözyaşları ile masamıza gelerek, bu benim son çalışma günüm diyerek, İstanbul a ailece taşınmak zorunda kaldıklarını, ama kendisinin burada Batman da daha mutlu olduğunu söylemesi beni çok derinden etkiledi doğrusu…
Bundan sonra bu tür manzaralarla karşılaşacağımız ve bu ayrılıklara da alışacağımız, ortada, birkaç tekstil atölyesinde istihdam edilen birkaç aile olmazsa, çok hızlı bir göç hareketine şahit olacağımız aşikâr…
Yetkililer bir an önce, bu zorunlu göç ile bu Nüfus hareketine bir önlem almaları gerekir, bunun için ekonomik şartların düzeltilmesi ve iş alanlarının açılması şart.
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
