Dün geceden itibaren, herkes diken üstünde, Asya borsalarının açılması ile birlikte, dolar 8 bin liraya fırlayınca, benim gibi herkesin uykusu kaçtı.
Ancak liderler restleşmeyi bırakmadı ve meydan okumalar devam etti, tıpkı kovboy filmlerinde olduğu gibi, kumar masasına oturan iki kovboya benzettim, yaşananları…
Söylenenleri düelloya çıkmış iki Western filim kahramanı gibi, kasabanın halkı korkudan evlerine gizlenmiş ve sokaklar, caddeler bomboş…
Masada kumara oturmuş ve silahları bellerinde, göz göze gelerek ellerindeki, kağıtları yavaş yavaş açan iki Gangster, biri elini açıyor ve diğeri ise, “oyunu gördüm restimi çekiyorum” diyerek, masaya elini açmaya çalışıyor…
İşte bizim son günlerde liderlerin tavrından çıkardığım komik sonuç bu maalesef, inatlaşmalar restleşmeler ve ekonomik sıkıntılar…
Dün itibari ile alınan önlemlere göz atacak olursak, tamamen bankaları kurtarmaya yönelik alınan Swap önlemleri ile bankaları fazla döviz takasına girmelerine yönelik bir karar…
Onun dışında dövizin ateşini düşürecek hiçbir ciddi önlem alınmadığını görüyoruz, sabah saatlerinde, 6.500 dolaylarında seyreden dolar, tekrar tırmanışa geçerek, 7.000 civarında bir yerlere, hızla tırmanıyordu.
Her ne kadar hükümet ve devlet yetkilileri, olayı işin mecrasında normal bir hareket olarak değerlendirmeye çalışıyorlar olsa da, bankacılar çıkıp işi fazla tehlikeli bulmadıklarını söyleseler de, işin sonunda nihayet doların seviyesi ortada…
Şimdiden doların geleceği en son seviyeden sonra, oluşan tahribatın boyutlarını belirlemek için yeni çalışmaların masaya yatırılarak…
Tüm etkilerini ve oluşturduğu tahribatın boyutlarını belirlemeye yönelik çalışmaların yapılması gerektiği, bunun için, faiz ve enflasyon oranlarını, gayrisafi milli hasıla ve dağılımını, zengin mi? Fakir mi? Olduğumuzun boyutlarını belirlemeliyiz…
Tüm basın ağız birliği yapmış ve tüm siyasiler el birliği ile yangına adeta benzinle gitmeye çalışan iktidarın elinde benzin olduğunu açıkça söyleyemiyorlar…
Bu doların ateşi bu benzin tankeri ile bu kızgın ve sıcak laflarla söndürülemeyeceğini, bazıları ve bir kısım çevrenin dile getirmesi lazım…
Şu an bizim cesur bir lidere ve cesaretli siyasilere ihtiyacımız olduğu kanaatindeyim, evet yasaklar, engeller ve her türlü göz dağı verilebilir…
Ama bu sıkıntıların sebebinin milli ekonomik savaş olmadığı ortada, bu dövizlerin sadece bir Papaz için yükseldiğini kimse bize anlatamaz ve inandıramaz…
Biz 16 yıldan beri dış borç ve yüksek faiz ile dolar bazında aldığımız bu kredilerin sonunun geldiğini ve piyasanın artık borç verme yerine borcunu tahsil etme peşinde olduğundan bunun kaynaklandığını biliyoruz…
Yani deniz bitti kara göründü, bundan sonra aç ve susuzluğun hesabını yapmalı, buna göre adımlarımız atmalı, milli paraya milli emek ile milli açlık standardında yaşama hesabını yapmalıyız…
Yani biz bundan sonra, her eve bir aba yerine beş araba olmayacağını, her kese lüks daire ve lüks semtler de yaşama imkanının olmadığı…
Herkesin ve her ailenin yazın tatile çıkamayacağını, herkesin özel okullarda çocuğunu okutamayacağını anlatmamız gerekir…
Köylü ve Çiftçinin dışardan yani şehirden et ve yumurta, sebze ve meyve alma zamanının geçtiğini anlatmamız lazım…
Bundan sonra üretmeliyiz milli bir dava uğruna savaşıyor gibi üretmeliyiz, herkesi gece gündüz çalışmaya ikna etmeliyiz, herkesin masa başında değil, tarlasında ve inşaatında çalışması gerektiğine ikna etmeliyiz…
İşte milli olmak ve milletini sevmek, daha çok çalışmak ve her alanda üretmek için çalışmalıyız…
