Bütün dünya insanlarının kardeş olması mümkün mü? Aslında mümkün ama insanların aç gözlülüğü ve bağnazlığı olmazsa…
Hepimiz Adem ile Havva dan olduğumuza göre, aslında kan kardeşliğimiz Adem den doğal olarak gelmektedir.
Kardeşliğin bozulduğu ilk yer yine Adem’in çocukları olan Habil ile Kabil tarafından bozulmuş ve o günden bu yana, bu kardeşler arası düşmanlık sürmektedir.
Bizler çağımız insanları arasında kardeşliği yeniden oluşturmaya çabalarken, kardeşliğin birçok kollarını oluşturmaya çalışıyoruz, farkında değiliz…
Kan kardeşliğinin yanında Din kardeşliği, dava kardeşliği, ülke kardeşliği, hatta kıta kardeşliği gibi farklı alanlarda kardeşlikler oluşmaktadır…
Bu kadar farklı kardeşliklerin oluştuğu bir dünya da, dünya kardeşliğinin oluşturulması biraz zor görünüyor.
Hiçbir din mensubu insanlar gelin dinler kardeşliği oluşturalım dememiş diyememektedir. En büyük düşmanlıklar ise maalesef dinler arasında yaşanmaktadır.
Din kardeşliği ni kabul ediyoruz ama dinlerin kardeşliğini bir türlü içimize sindiremiyoruz, oysa tüm semavi dinler Allah tarafından gönderilmiş, bu dinlerin kitapları da yine Allah tarafından, vahi edilmiştir.
Kardeşliğin temelinde Din varken, Dindarlar maalesef dinlerini anlama ve kardeşliği özünü özümsemede çok farklı davranıyorlar…
Bu hafta kardeşlik haftası, bu vesile ile kardeşliğin anlam ve önemini iyi anlamak ve bu kardeşliği tüm dünya ya hakim kılmak biz insanların temel görevi olmalıdır.
İslam da Kardeş ve kardeşlik şöyle tanımlanıyor…
“Müminler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin ve Allah’tan korkun ki rahmete eresiniz. (Hucurat Suresi.Ayet 10)
Kardeşler arasındaki küslüğü barışa çevirmek için gayret gösterilmesi gerektiğine işarette bulunan Resulullah (sas) Efendimiz, Ebu Eyyub el-Ensari’ye (ra), “Hem Allah’ın hem de Resulü’nün razı olacağı önemli bir iyilikten haber vereyim mi?” diye sormuş, ‘Ver ya Resulallah’ demesi üzerine de, ‘Birbirine kırılıp incinen kardeşlerin arasını bulup barıştırmaya çalışmak, hem Allah’ı hem de Resulü’nü razı eden iyiliklerin başında gelir’ buyurmuştur.
Müslümanlığımızın makbuliyet ve kemal derecesini gösteren önemli işaretlerden biri de, diğer Müslüman kardeşlerimiz ile aramızdaki bağ değil midir? Mukaddes Kitabımız’da, Hz. Peygamber(sas) Efendimiz’in hadislerinde ve kâmil Mürşitlerin sözlerinde bu konuya değinen uyarılar, İslâm’ın toplumsal cephesini ne ölçüde yaşadığımız konusunda kendimizi köklü bir sorgulamaya tabi tutmaya zorluyor bizi.
Kur’an’da Yüce Rabbimiz’in müminleri kardeş ilan eden beyanları ve Resul-i Ekrem (sas) Efendimiz’in, Müslümanlar arasındaki ilişkiye taalluk eden herhangi bir konudan bahsederken mutlaka ‘kardeşiniz’ veya ‘kardeşleriniz’ ifadesini kullanmış olması, bu gerçeğin bir yansımasından başka bir şey değildir.
Bu cümleden olarak Efendimiz(sas)’ın, “Ey Allah’ın kulları, kardeş olunuz!” hitabı hepimiz için doğrudan bir uyarı niteliğindedir. O ayrıca, Müslümanları birbirlerine bağlılıkta bir binanın tuğlalarına benzetmiş, kişinin kendi nefsi için arzu ettiği şeyi Müslüman kardeşi için de istemesinin imanın göstergesi olduğunu bildirmiş, kişinin Müslüman kardeşine gıyabında ettiği duanın reddedilmeyeceğini ve her kim bir Müslüman kardeşinin ihtiyacını giderirse Allah u Tealâ’nın da onun ihtiyacını gidereceğini haber vermiştir.”
Dikkat ederseniz yukarıda da söz edildiği gibi, İslam “Ey Allah ın Kulları, kardeş olunuz” diyerek tüm insanların kardeş olarak birleşmelerini tavsiye ediyor…
