USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Büyük büyüme, büyük borçlanma…

11-06-2018

Dün açıklanan verilere göre Türkiye birinci çeyrekte, 7. 4 oranında büyüme göstermiş ve bu rakam G 20 üyeleri arasında bile zirve yapan bir büyüme…
OECD ülkeleri arasında birinci sırada bulunan büyüme oranı ile Türkiye ekonomik şahlanışa devam etmektedir.
Aynı zamanda ve dakikalarda ise cari açık oranları da açıklandı Nisan ayına göre 5.43 yıllık 57 milyar dolar oldu.
Ama her şeye rağmen sadece büyüme oranı üzerinde yorum yapan siyasi irade ve iktidar, güçlü makroekonomik temeller üzerinde güçlü büyümeye devam ettiklerini ifade ediyorlar. 
Pekiyi, şimdi tablonun arka tarafını bir gözden geçirelim, bu kadar yüksek büyümeyi hangi sektör sağladı, hangi sektör gelişerek büyüdü?
Bu büyümenin ikame malları nereden karşılandı ve finans kaynakları yerli mi, yabancı mı, döviz mi, Türk parası mı, faiz oranı ne kadar?
Bu soruların ışığında birde ihracat oranlarında ne kadar büyüme sağlanmış ve ne kadar kar elde edilmiştir?
Bu kadar karmaşık ve bu kadar detaylı bir ekonomik göstergelerin gözden geçirilmesi gerekiyor ki,
Gerçekten bu büyüme bu bünyeye zarar mı veriyor, yoksa yararlı mıdır? Bunların cevabını aramamız lazım.
Biz büyüyoruz hem de çok büyük oranlarda, ama bu büyüme sadece devlet yatırımlarında ve hizmetlerinde görülmektedir.
Devlet yol, köprü, baraj, hava meydanları, kanallar… Yaparak bu büyümeyi bu kadar yüksek oranlara çıkartmaktadır.
Ama özel sektör kanadında maalesef bu kadar büyük oranda bir büyüme görülmüyor, örneğin AR GE çalışmaları ve üretim kalitesi ile katma değeri yüksek sürdürülebilir büyümeyi yakalayamıyor, özel sektör üretim kalemleri…
Bunun yanında büyümeye en büyük etkiyi yapan devlet yatırımlarının ise kaynak olarak dış kaynaklardan karşılanması ve fazlası ile dışardan bankalar ve hatta ulusla arası tefecilerden yüksek faiz ve yükselen döviz ile borçlanması ile cari açığı yukarı çekmektedir.
Büyüyen cari açık haliyle Türk parasının değerini düşürmekte, doların yükselmesi piyasada enflasyonu yükseltirken, bu aşırı değer kaybını önlemek için bu sefer merkez bankasının müdahale etmesi beklentisi başlıyor…
Faiz lobisine borçlanan devlet, doları düşüreyim derken, faizi yükseltmeye başlıyor, ama her müdahale ve her faiz puanının yükselmesi ile maalesef dış borç faizi artmakta, ve dolar değeri ile yük ağırlaşmaktadır.
Hem yüksek kurdan döviz, hem de yüksek oranda faizin etkisi ile cari açık artmaktadır.
 Bu ise sürdürülebilir bir ekonomi şartlarını ortadan kaldırmakta, seçim sonrası daha büyük önlemlerin alınması için çok ciddi bir mali disiplin ve çok ciddi bir tasarruf tedbirlerine gerek duyulduğunun işaretini vermektedir.
Gerçek büyüme ancak özel sektör büyümesi ile sağlanır ve gerçek ihracat yine özel sektör mallarının ihracı ile sağlanır…

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?