USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

CAMİLER VE MESCİTLER…

06-10-2019

Camiler haftası nedeniyle bu konuda birkaç satır yazmak isterim, gerçi aklı başında ve İslam ı iyi anlayan alimler bu konuda akla ve dile gelecek her şeyi söylemiş ve yazmışlar. 
Bende bu gün çevremizde hemen, hemen, sokak ve her köşe de dikilen, har tarafa sesi duyulan bu camilerin, ne işe yaradığını ve anlam önemini iyi anlamız gerektiğine inanıyorum.
Aslında İslam da Mescit olarak anılan, bu siyasi, sosyal ve ibadet mekânlarının, kutsallıkla hiçbir alakası yoktur, bu gün sıkıştırılmak istenen, ibadethane ile hiçbir alakası yoktur.
Bu tür yerlerin anlam ve önemini yitirmesi, İslam dininin anlam ve önemini yitirmesi ile paralel olarak gelişme göstermiştir.
Bu gün camilerin iç ve dış mimarilerine, temizlik ve işlevsizliklerine verilen önem kadar hiçbir şeye önem verilmemektedir.
Çoğu camilerimizin sadece ibadethane olarak hizmet vermesi, haftada bir açılması, birçoğunda resmi hutbelerin dışında hiçbir dini görev görmemesi…
Camileri birer kilise ve havraya dönüştürme planlarının en etkili ve en güçlü sonucu olarak görülmektedir.
Camiler süslü, temiz ve büyüdükçe içindeki insanların beyinleri yıkanmakta, inançları zayıflamakta ve düşünceleri değişmektedir.
Ben günümüz camileri ile İslam Peygamberi dönemindeki mescitleri çok güzel karşılaştıran bir yazarın yazısını sizlerle paylaşmak isterim. 
“Caminin Kuran’daki adı mescittir.
Mescit, insanları toplayan bir araya getiren ibadet edilen yer demektir.
Burada dikkat edilirse cami  anlamı ile Kuran’da geçen mescit anlamı farklıdır. Cami, namaz kılınan yer, mescit, insanları toplayıp ibadet edilen yerdir. Yani cami, daha dar anlamlı,  mescit de çok geniş anlamlıdır.
Ama ne yazık ki, günümüzde  geniş mescit anlamı daraltılarak içinde namaz kılınan yer olarak isim değiştirip cami olmuştur. Namaz ibadet değil mi diyeceksiniz, evet ama, namaz kılmakla ibadet arasında fark vardır.
İbadet, Kuran’a uygun yapılan her türlü davranışın adıdır.
Namaz, yani şekle bağlanmış dua da ibadet içinde kalan Allah’ın “Sizin  duanız olmasa size değer verir miyim?” dediği (Furkan 77) önemli bir ibadettir.
Peygamberimiz zamanındaki mescitlerin, zaman içinde dinin emrettiği ve Peygamberimizin uyguladığı görevleri bir bir terk edilmiş, bu gün içi boşaltılmış bir kavram olarak hayatımızda yerini almıştır.
Bu durumu anlayabilmek için, Medine dönemindeki mescitlere gitmemiz ve o zaman Peygamberimizin o mescitlerde neler yaptığını  bilmemiz gerekmektedir.
Birlik ve beraberliğin sağlandığı yer olan mescit, dinimizin şartlarındadır. Yani mescit olmadan dinimizin birçok hizmetleri yerine getirilemez. Onun için sosyal hayatın gerektirdiği ve devletin yönetimin gerektirdiği her şey mescitlerde görülmüştür.
O günün mescidinde elbette dua edilmiştir. Elbette içinde namaz kılınmıştır. Ama hepsi bu kadar değildir. Başka şeyler de yapılmıştır.
Her şeyden önce mescitler; “Allah’ın, yapılmasını emrettiği ve adının anılmasını istediği ibadet yerleridir.”
Mescitler, dil, din, siyasi görüş farkı gözetmeden herkese açıktır.
Acılar ve üzüntüler orada paylaşılmış, insanların sorunlarına orada çare aranmıştır.
Sevinçler ve mutluluklar orada paylaşılmıştır.
Kültürel etkinlikler oralarda yapılmıştır.
Zengini, fakiri,  büyüğü küçüğü, köylüsü şehirlisi aynı sofrada yemek yemişlerdir.
İnsanlara okuma yazma oralarda öğretilmiştir.
İnsanlar eğitimlerini oralarda almışlardır.
Mescitler ilim merkezleridir.
Bulunulan yerin belediye hizmetleri oralarda görülmüştür.
Mescitler üniversitelerdir.
Yoksul oralarda barındırılmıştır, oralarda hastalar tedavi edilmiştir.
Düğünler oralarda yapılmış, oralar noterlik olmuş, nikahlar oralarda kıyılmıştır.
Başka yerlerden gelen konuklar oralarda ağırlanmıştır, diplomatik faaliyetler oralarda yapılmıştır.
İnsanların  ihtiyaçlarına oralarda çare aranmış, geleceğe yönelik planlar oralarda yapılmıştır.
Beldenin veya ülkenin sorunları için haftada bir gün (toplantı günü, şimdi Cuma günü diyoruz.) büyük toplantılar oralarda yapılmıştır.
Savaş kararları da oralarda alınmış, barış kararları da.
Mahkemeler oralarda kurulmuş, adalet hizmetleri oralarda verilmiştir.
mescitler  aynı zamanda hapishane görevi görmüştür.
İnsanlar arasında sosyal dayanışma oralarda sağlanmış, insanların birbirlerinden haberdar olmaları ve duyurular oralarda yapılmıştır.
Savaş ganimetleri oralarda dağıtılmıştır.
Oraya kadın ve erkek ayrımı yapılmadan herkes gitmiş, herkese açık olmuş, herkes fikrini ve düşüncesini çekinmeden söyleyebilmiştir.”
Bence cami ile mescit arasındaki en iyi farkı en güzel tarif eden bir yazı, bunu okuyalım ve üzerinde düşünelim. 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?