Corona yı piyasaya sürenlerin bu virüsün etkilerini iyi hesapladıkları ve bu hesaplara adım adım yaklaştıklarını piyasa şartları gösteriyor.
Öncelikle dünya yı cehenneme çevirmek, ekonomik krizler oluşturmak ve global ağalık için zemin hazırlamak için çalışan bu güçler ülkemizde amacına ulaşmış görünüyor!
Dünyadaki yıllık ölüm oranlarına bakacak olursak, yıllı yüzde 1.5 oranının fazla üstünde olmadığını istatistikler gösteriyor.
Bu virüsün amacı ise daha önce değindiğimiz gibi küresel sistemin dijital datalarında yer almak için öne sürdükleri ve piyasada hiçbir bilimsel deney sonucu alınmayan aşılar ile aşı kartı oluşturulurken, tüm insanları kayıt altına almak!
Ünlü bir bilim adamı şu haklı iddiada bulunuyor, tamamen emperyalist güçlerin kontrolünde olan bu kriz de neden hep sağlıkçılar konuşturuluyor? Neden genetikçi bilim adamları konuşturulmuyor? Sorusunu kamuoyu ile paylaşmıştı.
Bunun nedeni ise sürekli kanallara çıkarılan ve bilim kurulu adını verdikleri iktidarın oluşturduğu bu kurul, tıpkı sağlık bakanı gibi, güven vermediğini iddia ediyorlar!
Bu planı yapan dünya nın belli güçleri kontrolleri altındaki ülkeleri çeşitli şekillerde fonlayarak, onları gizli veya açıktan destekleyerek bu programa katkı sağlamalarını teşvik etmektedirler.
Oysa ne grip bu kadar, yani iddia edildiği kadar korkunç, ne aşı açıklandığı kadar etkili, ne de ölümler her zamankinden sayısal ve neden sel olarak farklıdır.
Bu korkunç gerçekler karşısında, her gün yazılı ve görsel basının halkı korkutmak için yaptıkları sansasyonel yayınları ile insanları aşıya teşvik etmeleri ve kayıt altına almaları, hatta cezalandırıcı bazı tedbirlerle “ Seyahat ve sosyal haklarını kısıtlayarak” onları zorlamaları…
Bu arada içine girdiğimiz, yani toplum olarak yaşamakta olduğumuz ekonomik krizler, sosyal krizler ve siyasi krizlerin tamamı bu virüsün etkisi ile bizleri toplum olarak, güvensiz, devleti ise işlevsiz bırakmıştır.
Dünya yeni bir krize daha hazırlanıyor, bunun adına küresel ısınma deniliyor, bunun için yeni felaketlerin kapıda olduğunu ve her an seller, depremler, doğal afetler ve kuraklık sonucu toplumun içine düşeceği felaketler…
Bunun la birlikte gıda da doğacak kıtlıklar, su sıkıntısı, enerji kaynaklarının kesilmesi gibi felaket senaryoları hazırlanıyor!
Biz bu doğal felaketlere ne kadar hazırlıklıyız, devlet olarak bu felaketlerin karşısında alınan tedbirler neler bunları sorgulamamız gerekir.
Şayet Covit 19 da olduğu gibi hazırlıksız yakalanacak olursak, bu çok daha büyük krizlere neden olacağı gibi, içinden çıkılmaz felaketlerle sonuçlanacağı açıktır.
Şu anda hazinesi açık vermiş, dış borç yükü artmış, tarım ve sanayisi durma aşamasına gelmiş bir ülkede bu doğal felaketlerle nasıl bir destek merkezi hükümetten bekleyebiliriz?
Biz halk olarak afet ve felaketlerle baş başa kalacağımız gibi, bunlarla boğuşmak için hiçbir yardım beklememeliyiz gerekiyor.
