USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

CORONA VE İSLAM KARDEŞLİĞİ…

30-04-2020

Bu zor ve sıkıntılı günlerin sebebi olan Corona virüsü ile birlikte, toplumsal dayanışma ve kardeşlik duygularının kabarması ile yardımlaşma gündeme gelmiştir.

Kardeşlik haftasında olduğumuz bu hafta içinde birde Ramazan, ayının sıkıntılı oruç ibadeti eklenince, işte tam da kardeşlik vakti diyeceğimiz bir vakit…

Biz kardeşlik derken inancımıza göre en örnek alınacak kardeşlik, İslam tarihinde Peygamber zamanında Ensar ile Muhacir arasındaki kardeşlik akla geliyor…

Bu ramazan ayında örnek alacağımız bu kardeşliği tüm insanlar için kullanmamız gerekmektedir, bu günlerde tıpkı Medine devri gibi her muhtaç insana el uzatmak ve onlara yardımcı olmak zamanıdır bence…

Şu anda tüm insanlarımız, işçisi, işsizi, esnafı, tüccarı, öğrencisi, dilencisi her kesin yardıma muhtaç olduğu bir zamandayız… 

İşte bu örnek kardeşliği anlatan bir yazı…

“Muhacir; dinleri ve inançları uğruna, Mekke”den Medine’ye göç eden Müslümanlara, Ensar da Mekkeli Müslümanlara yardım eden Medineli Müslümanlara denir.

Mekke halkı günden güne artarak devam eden zulüm karşısında artık dayanamaz hale gelmişti. Mekkelilerin zulüm altında olduğunu duyan İslâm tarihinde Ensar olarak anılan Medine halkı; Mekke’de zulüm altında olan ilk Müslümanları şehirlerine dâvet etmiş, onlarla evlerini, topraklarını paylaşmış, şehirlerinin bu dâvet dolayısıyla düşmanların taarruzlarına maruz kalmasını göze almışlardır.

Bununla ilgili olarak; Ensar’dan Cabir b. Abdillah (ra) anlatıyor: Medineliler hurmalarını topladıklarında paylaşma esnasında iki küme yaparlar, bir kümeye daha çok, diğer kümeye daha az hurma koyarlardı. Az olan tarafa hurma dallarını koyarak o tarafı çok gösterirlerdi. Medineliler muhacir kardeşlerinin iki kümeden az olana talip olacaklarını, Medinelilere daha büyük kümeyi bırakacaklarını biliyorlardı.

Muhacirlere; “Buyurun hangi kümeyi tercih ederseniz alın”, derlerdi. Muhacirler de büyük kümenin Ensar’a kalması için daha az görünen kümeyi aldıklarında büyük küme muhacirlere gitmiş olurdu. Hayber Fethi’ne kadar Ensar’ın bu güzel tavrı aynen devam etti. (Heysemî, Mecmeu’z-Zevaid: 10/40. Bezzar’dan naklediyor.)

Buradan da anlaşılacağı üzere Ensar Muhacir Kardeşliği bu denli kuvvetli ve gerçek bir kardeşlikti. Yine bir keresinde aç biri Hz. Peygamber’in (asm) huzuruna gelmiş ve “Çok açım, bana yiyecek bir şeyler ver” demişti. Hz, Peygamber (asm) evine haber göndererek yiyecek bir şeyler varsa gönderilmesini istedi. Sudan başka bir şey olmadığı bildirildi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (asm) yanındakilere hitaben: “Bu adamı evinde misafir edecek var mı?” buyurdu. Ebu Talha (ra): ”Ben varım” dedi ve onu alıp evine götürdü. Ama orada da durum aynı idi. Hanımı sadece çocukların yiyeceğinin olduğunu söyledi. Karısına lambayı söndürmesini ve o yiyeceği getirip misafirin önüne koymasını söyledi. Üçü birlikte sofraya oturdular. Karı koca aç durdular ve sanki yiyormuş gibi ellerini getirip götürerek hareket ettirdiler, yemeği o aç misafirin yemesine fırsat verdiler. Bu olay üzerine şu âyet nazil olmuştur: “Kendileri zaruret içinde bulunsalar bile onları kendilerine tercih ederler.” (Haşr, 59/9) [35] )

Bizlere düşen bu kardeşlik misalinden kendimize pay çıkarabilmek. Acaba biz de Müslüman Kardeşlerimizin sıkıntılarına derman oluyor muyuz? Ya da bizde onların dertleri ile dertlenebiliyor muyuz? Komşumuz aç yatarken biz nasıl tok yatıyoruz?”

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?