ABD seçimlerinin ardından, tam bir devrim yaşandı diyebiliriz, bu öncelikle Amerika kıtasında, daha sonra, Amerika’nın hakim olduğu Dünya siyasetinde, ilk günlerde kendini gösterdi.
Öncelikle Amerika da yeni başkanın göreve gelmesi ile birlikte, Müslümanlar ve yabancı göçmenlerle ilgili baskıların tamamının ortadan kaldırılması, toplumun ırkçı hareketlerin altındaki baskısı, bu baskıyı oluşturan Trump dönemi Kukulu klan yapılanma ortadan kaldırılmaya çalışılıyor.
Trump dönemindeki diktatör ve baskıcı rejimlere ise çok açık ve net mesajlar veriliyor, bu ülkelere verilen destek ve gösterilen sempati ortadan kaldırılıyor.
Geçen gün izlediğim bir kanalda, daha bir aylık süresini bile doldurmayan Biden yönetimi birçok dikta ve yayılmacı devlet yönetimlerini sıkıntıya koyacak uygulamalara başladı bile.
Özellikle Ortadoğu ve Afrika bölgelerini karıştıran İsrail yönetimini adeta cezalandırırcasına uygulamalar başladığı açıklanıyor!
Ortadoğu da İsrail yerine İran ile temasa geçmiş olması, İsrail başkanının ve diğer kabine üyelerinin tüm ısrarlarına rağmen görüşme yolunun açılmaması!
Yani sürekli Amerika üzerinden Ortadoğu da Araplar üzerinde baskı kuran İsrail, bu gücünü kaybettiği bildiriliyor!
Hatta İsrail i kızdıracak çok işlere imza bile atıldığı gelen haberler arasında; İran ile Nükleer silah anlaşmasına geri dönülmesi, İsrail in işgal ettiği Suriye’nin Golan tepelerinin işgal kararını iptal etmesi...
Durdurulan Filistin yardım paketlerinin tekrar verilmeye başlanması, Filistin temsilciliğinin yeniden açılması...
Özellikle Suudilere verilen silah yardımı ve satışlarının durdurulması ile Yemen de terörist olarak ilan edilen Husileri Terör örgütü listesinden çıkarılması gibi...
İsrail başbakanı Netanhayu ile görüşmeleri kabul etmeyerek, ondan gelecek tüm itirazlara kapalı olduklarını göstermeleri...
Irkçı ve Faşist olan İsrail yayılmacılığının bundan sonra eskisi gibi Amerika destekli olmasının önünün kesilmesi ile Dünyanın en yayılmacı din devletinin önünün kesileceği işaretleri veriliyor.
Bu yalnız İsrail ile sınırlı kalmamaktadır, diğer Avrupa ve dünyanın geri kalan ülkeleri içinde aynı tavırlar ve aynı tepkiler sergilenmektedir.
Bundan böyle tüm özgür ülkelerin özellikle ülkelerinde Demokrasi ve İnsan haklarını kesintisiz uygulamak zorunda kalacakları Amerikanın ilişki ve diyalog için olmazsa olmaz şartı olduğu açıkça ortaya konulmuştur.
Dünya da konvansiyonel silahların güç dengesi haline gelen bu çatışmalı ortamın bundan sonra değişeceği ve her ülkenin hesabına geldiği gibi komşuları ve içerdeki vatandaşlarını hukuk dışı ve faşist baskılarla ezmesine dünyanın seyirci kalması mümkün değil.
Bu yenidünya düzenine, ayak uydurmayan yönetim ve yöneticilerinin, yaşama şansı pek kalmamışa benziyor, daha ilk günlerinde bu yenidünya sistemi için bu kadar adım atılmış ve bu kadar mesafe alınmışsa, 2021 yılı ezilen ve haksızlığa uğrayan kişi ve halklar için bir kurtuluş yılı olma umut gittikçe artıyor!
