Enflasyonun her ay biraz daha artması, özellikle fiyat artışlarının gıda ve bakliyatta yoğunlaşması, gerçek enflasyonun meydana gelmesine neden olmaktadır…
Bunun nedeni ise iktidar tarafından farklı değerlendiriliyor, muhalefet tarafından ise farklı bir değerlendirmeye tabi tutuluyor…
İşin gerçeği ise piyasaya, orta sınıfa çok büyük bir yük olan bu fiyat artışlarının toplumsal bir sıkıntı haline geldiği ve bu sıkıntının 31 Mart yerel seçimlerini derinden etkileyeceği…
Halkımız uzun bir süreden beri üretmeden, çalışmadan ve terlemeden, çok yüksek bir düzeyde tüketmeye alışması…
Üreticilerimizin ise çeşitli destek ve çeşitli yardımlarla, tamamen rahatlığa alışmasından kaynaklanmaktadır.
Köylü, çiftçi üretmek ve zahmete katlanmak yerine, evinde oturup, masrafını yapmadan, emek harcamadan, sıcak yuvasında, her şeyi elinin altında görüyor…
Yoksulsa, yoksulluk maaşı, açsa sıcak aş ve ekmek, çıplaksa elbise ve yatak, neden zahmet etsin neden tarlada ter döksün, neden ürünün peşine takılsın?
İşte tam bu aşamada, birde ihtiyacı olanı, gidip şehirden pazardan çok ucuza alabiliyorsa, keyfine diyecek yok!...
Yani insanımız dilenci ve insanımız tembelliğe alıştırıldı, hazıra konma, avuç açma, yarınını düşünmeme psikolojisi ile, tam bir doğal yaşam canlısına dönüştü…
Bu nimetlerin ve bu kaynakların sonu geldiğinde ise kıyamet koparıyor, çığlık atıyor ve feryat ediyor, fiyatların yüksekliğinden, ürünün bulunmayışından şikayet ediyor…
İktidar ve hükümet ise bu seçim arifesinde ne yapsın, oy kaybına uğramasın diye, belediyeleri yeniden alsın diye, arayışlara ve gündelik kısa vadeli çözümler peşinde koşuyor…
Buna gününü kurtarma projesi denir, seçimi atlatalım Allah kerim hesabı ile dikiş tutturamayan terzi misali, orayı burayı yamalamayla uğraşıyor…
Kimsenin olan bitenden, makro ekonomiden, yüksek faizden ve yüksek kurdan haberi yok, tutturulamayan ekonomik hesaplara ve bir türlü sonu gelmeyen yeni tedbirler…
Son tedbirler ise enflasyonu azdıran kalemlerden, patlıcan, biber, domates fiyat azgınlığına gem vurmak için, soğanı, patatesi, maydanoz u terbiye etmek için…
Daha önceleri devlet marketçilik yapmaz diyerek kapatılan Tansaş uygulamalarına yeniden dönüldü, devlet artık manavcılık ta yapıyor, hatta kasapçılıkla oynuyor!...
Tansaş ları kimse kalıcı görmesin, yaygınlaşacağını da sanmıyorum, şuanda İstanbul, Ankara gibi metropollerde acilen devreye geçen bu marketlerin, yaygınlaşarak kalıcı olması beklenmemeli…
Daha dün Batman Hal kompleksini denetleyen belediye ve ticaret müdürlüğü ile maliye ekipleri, hiçbir fahiş fiyata ve stokçuluğa rastlamadıklarını biliyoruz…
Seçim sonrası serbest bırakılacak bu piyasada, maalesef hiç kimse eski fiyattan sebze ve meyve alacağını tahmin etmesin ve beklemesin…
Fiyatların yüksekliğinin altında, tembellik ve dışa bağımlılığın yattığını hepimiz çok iyi biliyoruz, dilencilik ve hazıra konma politikası olduğunu anlıyoruz…
Bundan sonrası bu halkı üretime, zahmete ve iş yapmaya kimse zorlayamaz, İş Kur üzerinden işe alınan geçici işçiler bile zahmetli iş yapmamak için yedi sülalelerini devreye koyarak, masa başı iş yapmak için torpil arıyorlar!
Böyle bir halkın, üretmesi ve ürettiğini tüketmesi mümkün değil, bu yüzden tek çözüm, yeniden toplumsal değişim ve dönüşüm şart.
