USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Harfler mi, politikalar mı?

04-11-2018

Bu hafta eşi benzeri yalnız ülkemizde olan harf devrimi haftası olarak, yine ülkemize has bir hafta kutlanmaktadır…
Harf devrimini savunanlar, Osmanlı döneminde kullanılan Arap harflerinin, okuryazar oranını düşürdüğünü ve halkın yüzde doksanına yakın okuryazar olmadığını bahane göstermektedirler…
Bu devrime karşı olanlar ise bu devrim ile birlikte, bir gece de tüm halkın cahil ve okuryazar olmayan bir halkın ülkesi olmalarına neden olduğunu iddia etmektedirler.
İlber Ortay lı gibi bir yanar döner tarihçi bile yıllar önce harf devrimini eleştirirken, bu günlerde savunması ve hatta, “biz Arap harfleri ile 600 yıl dünyayı yönettik, Latin harfleri ile 1000 yönetiriz” saçmalığını bile ortaya atabiliyor…
Herkese çok cahilsiniz ölün diyen biri nin sergilediği cahilliğine kimse bir şey diyemiyor, bu dilsizler ve sağırlar ülkesinde, dili olan konuşuyor…
Çok güzel bir makale ile bu olayı biraz daha açmak istiyorum.
Harf İnkılabı'nın temel soruları ve sonuçları meselesi henüz kapağı açılmamış bir hazinedir. Dünü ve bugünü nasıl etkilediği ve geleceği nasıl etkileyeceği üzerinde bir nebze de olsa düşünmek boynumuzun borcudur.
Okul kitaplarımızda bayat bir gururla sunulan 'Yeni Türk harflerinin kabulü'nün dünya tarihinde, hele ki modern çağda ender rastlanan sarsıcı kültürel 'devrimler'den biri olduğunu görmemiz gerekir. Bir milletin yaklaşık 900 yıldır kullandığı alfabesini değiştirmek nedense normalleştirilerek sunulagelmiştir

8. sınıflar için yazılmış bir İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük (MEB: 2007) kitabında Arap harflerinin Türkçeye uygun olmadığı, bu yüzden “ülkemizde okuma yazma bilenlerin sayısının çok az olduğu" söylenir. Geri kalmamızın esas sebebi budur kitaba göre. Türkler Orta Asya'da Göktürk ve Uygur alfabelerini kullanırlarmış. İslamiyet'ten sonra Arap harflerine geçmiştik ama bu harfler “Türkçenin özelliklerine uygun değil"miş. Okuma yazma oranı bir türlü yükselemiyor, bu da gelişmemizi engelliyormuş. Bunun üzerine Latin alfabesinden 'yararlanarak' bugünkü 'Türk alfabesi' hazırlanmış. Hüküm: “Türk dilinin, bilim ve kültürün gelişmesi de yeni Türk harflerinin kabulünden sonra olmuştur."
Yunus Emre'den Kâtib Çelebi'ye kadar bütün İslamî dönem birikimini çocuklarımızın gözünden düşürmenin hilekârlara yakışan yolu ancak bu olurdu.

İnsanları aptal yerine koymayı çok sevdiğimizi bu örnekten de anlayabilirsiniz. Aynı zamanda düşünme kapasitelerini felç ettiğimiz, azıcık düşünmeye kalkanları da Cemil Meriç'in tabiriyle “kuduz köpek gibi kovaladığımız" için bazı soruları sormak dahi cesaret istemektedir günümüzde. Geçmişte böylesine 'mezar sessizliği'ne yuvarlanan bir ülkede “Harflerin uyumunun veya zorluğu ve kolaylığının kalkınmayla, ilerlemeyle bir alakası yoktur" (1926) demeye kalkan Fuat Köprülü gibi bir profesörün daha sonra nasıl özür dilemek zorunda kaldığını (1938) biliyoruz.
Shakespeare'siz, Dickens'sız, Milton'sız bir İngilizcenin hayali bile korkutucudur İngilizce okuyanlar açısından ama aynı şey Türkçe için olunca biz 'normal' karşılayabiliyoruz. Oysa Türkçeyi Türkçe yapan büyük şair ve yazarları bugün ancak uzmanları, onlar da sonradan öğrendikleri Osmanlıca ve kelime bilgisiyle çözmeye çalışarak anlama uğraşındalar. Bu kadar Osmanlıcayla da bir 'kültür'ün meydana gelmeyeceği aşikârdır. Onunla olsa olsa akademisyenlik yapılır. Ne kadar yapılır, o da ayrı mesele.

Alışmak kötü şeydir. Keşke Harf İnkılabı'na alışmasaydık. Direnen bir tarafımız kalsaydı ayakta. Baksanıza, Cumhuriyet'in taklit inkılaplarına direnen eğilmez başlardan Bediüzzaman Said Nursi, hayatı boyunca SAİD diye imza atmamak için önüne getirilen mahkeme evrakına ümmi nineler gibi parmak basmakla yetinmiştir.”
Bence bir milletin kültürel ve eğitsel yönden yetişmesi için öncelikle eğitim politikalarının ciddiyetine bağlıdır, eğitim politikası olmayan bir ülke de dünya nın en kolay ve rahat alfabesi dahi olsa okumaktan ve öğrenmekten aciz bir halk yine de cahil kalır…
Her iki üç yılda bir değişen eğitim politikasızlığı ile ülkemizde sözde latin harflerinin kolaylığına rağmen bir sürü öğretilmiş, eğitimsiz okuryazar kitle yetişmektedir.
Bunların yani bu neslin dünya nın gelişmesine hiçbir katkısı olmayacağı gibi, ülkelerine, çevrelerine ailelerine bile hiçbir faydası olacağını, bırakın dünya yı, iki koyunu bile yönetecek kabiliyetleri yok. 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?