Türkiye devleti son yıllarda uyguladığı dış politikalar, başta bizi sonra da tüm dünyayı şaşırtacak kararlara imza atıyor!
Bu saray rejimine inanan yoksul halk kesimi ise olup bitenleri ise şeyh, mürit ilişkisi içinde Allah ın takdiri, kaderin sonucu ve elçinin bir bildiği var…
Diyerek, rejimin devamını sağlamaktalar, bu rejim ve bu oldu bitti sistemi, daha nereye kadar gider bilemem, bildiğim tek şey sonu olmayan bir çıkmaz!
Daha düne kadar İsveç için neler, neler söylediler, içerde kükreyip, atıp tutuyorlar, asıl muhatabın karşısına geçerken ise sinip susuyorlar!
Gündemde hiç olmayan kimsenin aklına gelmeyen, kendimizi Asya paktlarında, Şangay onlusu içinde oturmuş ve kabullenmiş görürken!
Birden Avrupa birliği kapısı önünde oturmuş görmek ve tek şart olarak, İsveç in Nato ya alınması şartını birden, AB üyeliği olarak görmek!
Bu beni şaşırttı, benim gibi düşünebilen herkesi şaşırttı, bir tek şaşırmayan ise yine sıradan halk ve iman eden müritler oldu, Reisin bir bildiği var dediler ve boyun eğdiler!
Bu Nato zirvesinde ise gerçekten ülkemize ve reislerine yakışmayacak çok farklı oyunlar ve tezgahlar döndü ama bunları kimse dile getiremiyor maalesef!
Sonuç olarak Türkiye ye verilen vaatler tıpkı İç politika da iktidarın yaptığı algı operasyonları gibi, herkes her şeyi görmesine rağmen, reis nasıl gördüğüne bağlı!
AB birliği şartı öne sürülerek, Avrupa birliğine tam üye olabilecek miyiz? Bu birliğin önünde, Nato engel miydi, bunları irdelemek gerekir.
AB üyeliği için, bir çok kriter vardı ve bu kriterleri benim bildiğim Türkiye yerine getirmekte zorlanıyor veya yerine getirmek istemiyor!
Kopenhag Kriterleri denilen bir sürü ev ödevi verilmişti, Türkiye ye ve bunların birçoğu yerile getirilmemişti.
Bu kriterlerin yerine getirilmesi ise tamamen Türkiye halkları için tam bir hukuk ve demokrasi sınavı haline gelmişti.
Ama devlet bu kriterlerin özellikle Demokratikleşme, özgürlükler ve hukuk alanında üzerine düşeni yapmadığını çok iyi biliyoruz.
Hukuk sistemini iktidarın güdümünden çıkararak, özgür ve bağımsız bir yargıya çevirmek devletin işine gelmiyor, bunun sonuçları ise dünya da itibar ve güven sarsılması olarak karşımıza çıkıyor!
Cezaevlerinde bir çok kişi hukuk dışı ve adil olmayan yargılama ile yatmakta, bunlar hakkında AHİM kararı olmasına rağmen uygulanmamaktadır!
Cumhurbaşkanının iki dudağı arasında olan bir hukuk sistemi ve yargı sistemi ile karşı karşıyayız!
Bunun sonucu ekonomik yatırımlar ve dış sermaye nin kaçması olarak bizlere geri dönüyor, sonunda işsizlik, enflasyon ve kriz olarak yaşıyoruz!
Eğitim sisteminin AB normlarına yükseltilmesi ni bir türlü başaramadık, ekonominin yani devlet bütçesinin, harcamalarının denetlenmesini başaramadık, şeffaf bir bütçe oluşturulamıyor, Adil bir ihale kanununu ortaya konulamıyor.
İşte tüm bu olumsuzluklara rağmen, son dakikada, dışarıdan gelen bir telefon ile terör kartı ve diğer kartlar kapatılarak, apar topar, bir saat içinde AB kriteri ile İsveç in Nato ya kabulü için yeşil ışık yakılmasına kimse bir anlam vermedi, ama müritler reisin bir bildiği var diyerek, Maşallah, İnşallah diyerek, karara razı oldular!
