USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

KRİZ Mİ SAVAŞA, SAVAŞ MI KRİZE…

10-10-2019

Bizler iki yıldan beri tam anlamı ile bir ekonomik kriz içinde yaşarken, siyasilerin, ısrarla, sınır ötesi hareketle ülkeyi savaşın içine çekmesi…
Burada bu savaşın ekonomik krize bir kılıf olarak, çıkarılması mı, yoksa ekonomik kriz nedeniyle bu savaşa girildiği mi?
Tabiri caiz ise yumurta tavuktan mı, tavuk yumurtadan mı? Sorusuna verilecek cevap gibi zor bir soru ile karşı karşıyayız…
Tutarsız ve istikrarsız bir Dünya liderinin her gün kamuoyu ile paylaştığı, bir biri ile çelişen, tweet leri bizlere, yani kamuoyuna pek güven vermiyor.
Dünya bu hareket için ikiye bölünmüşken, yorumcular bu konuda pek olumlu konuşmamaktadır, en can alıcı olumsuzluk ise iki gün içinde tırmanmaya başlayan dolar kuru…
Bizler içerde kemer sıkma, devlet küçülmeye ve borçlarını ödememeye, yatırımları durdurarak, tamamen piyasadan çekilmeye başlaması ile karşı karşıya kalırken…   
Büyük bir askeri ve sivil, aynı zamanda silah ve mühimmat harcamasını göze alan iktidar, bu sonu belirsiz savaş için harcayacağı bütçeyi nerden bulacak?
Bu konular merak edilirken, şimdiden, sınır, mevziler ve harekat ile ilgili çok farklı yorumlar yapılmaktadır.
Bu harekat tamamen milli ve dini kaygılardan mı, yoksa jandarmalığını yaptığımız, uluslar arası gücün ihtiyacından mı kaynaklanmaktadır? 
Kimse bana bu hareketin PKK ile mücadele ve terörü bitirme amacını güttüğünü anlatamaz, çünkü farklı ve mantıklı senaryolar bunu böyle göstermiyor.
İşte ciddi iki yorum ve haklı endişelerimizin kaynağı: Barış Pınarı Harekâtı ile ilgili İngiliz basınında çıkan analiz ve haberlerde, operasyonun büyük boyutlu olması halinde, Türkiye'nin ciddi askeri ve ekonomik risklerle karşı karşıya kalabileceği yorumları yapılıyor. Guardian yazarı Simon Tisdall, harekâtı "Erdoğan'ın en büyük kumarı" olarak nitelerken, Times'in Ortadoğu muhabiri Richard Spencer, Türk ordusunun sonu görünmeyen bir çatışmaya çekilebileceği yorumunu yapıyor.
"Şu ana kadar istediğini alan Erdoğan, bazı zor kararlarla karşı karşıya. Ne kadar ileri gidecek? Düşmanı kim? Bu kadar büyük bir operasyon ne kadar sürdürülebilir? Bu, risk almasıyla bilinen siyasetçinin şu ana kadarki en büyük kumarı olabilir."
"Yutamayacağı bir lokma ısırmış olmaktan endişe duyan Türk yetkililer, askeri müdahalenin amacını yeniden tanımlamakla meşgul. Erdoğan'ın aylardır Kürt terör tehdidini yok etmek üzere yapmak istediğini söylediği harekat, birdenbire IŞİD'i hedef alan bir 'barış operasyonuna' dönüştü. Erdoğan'ın sağ kolu İbrahim Kalın, CNN'e YPG ile ilgili yaptığı açıklamada 'Bu Kürtlere karşı bir hareket değil. Türkiye'nin Kürtlerle ilgili bir sorunu yok. Biz Kürt halkını da öldürüp, onlara zulmeden bir bir terör örgütüyle savaşıyoruz' dedi."
Tisdall, Türk yetkililerin ABD kamuoyuna yönelik söylemlerindeki bu "ani değişimin", Trump'ın asker çekme kararı ardından Washington'dan yükselen tepkiler nedeniyle oluştuğu görüşünde; "Trump'ın, ilgiyi hakkında süren azil soruşturmasından başka yere kaydırmak için Erdoğan'a yeşil ışık yakmış olması olası. Amacı buysa bile, çevirdiği oyun ters tepti."
Tisdall Türkiye'nin ülkesindeki Suriyelileri, oluşturulacak güvenli bölgeye yerleştirme planlarının da bazı soru işaretleri doğurduğuna dikkat çekiyor:
"İbrahim Kalın ayrıca Suriyeli mültecilerin ülkelerine geri gönderilmesinin gönüllülük esasına göre yapılacağını iddia etti, ancak kimse bu insanlara bunu sormuş gibi görünmüyor ve yardım kuruluşları da bundan büyük şüphe duyuyor"
Spencer'ın analizinden bazı satırlar şöyle:
"İlk hedeflerin Ras el Ayn ve Tel Abyad olduğu görülüyor. Buralar tarihsel olarak Arapların yaşadığı bölgeler, yani YPG'nin doğal kontrol alanının dışında. ABD ordusu tüm sınır bölgesinden değil, bu iki kasabadan çekildi. Bu da ABD ordusunun, harekatın ilk etapta buralarda sınırlı kalmasını istediğini gösteriyor."
"Ancak Erdoğan amacının 30 km derinlik olduğunu söylüyor. Bu, iddialı bir hedef ve birçok cevapsız soruyu beraberinde getiriyor. Bu, daha çok sayıda Amerikan askerinin güneye inmesi anlamına gelebilir ve o bölgenin büyük kısmı Suriye rejiminin kontrolünde."
"Türk ordusunun teçhizat ve hava kuvvetleri bakımından çok önemli bir avantajı olsa da, Kürtler gerilla savaşında yetenekli ve araziyi tanıyor. Türk güçler, YPG'nin sürekli saldırılarına maruz kalacakları bir bataklığa kolayca çekilebilir."
Trump'ın Suriye'nin doğusunu tamamen terk etme isteğinde olduğunu hatırlatan Spencer, Erdoğan'ın bu durumda Rakka ve Deyrezzor'a kadar ilerlemeyi deneyebileceğini belirtiyor; "Bu da Türk ordusunu bölgede hâlâ etkin olan IŞİD'in saldırının hedefi haline getirebilir."
Endişelerimizin kaynağını oluşturan bu yorumlara cevap aramak ve gerçeklerin, daha şeffaf araştırılması veya işi zaman bırakarak bekle gör sabır ve oldubittisi…

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?