USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

SÜRDÜRÜLEBİLİR BİR YÖNETİM…

19-10-2020

Türkiye çok zor günlerden geçiyor, bunu herkes dile getirip, çeşitli felaket senaryoları yaparken, sadece yönetim, bizi yöneten iktidar bunun farkında değil!

Herkese göre kıyamet, toz duman, feryat figan ama iktidara göre güllük gülistanlık, bahar ve düğün dernek…

Bu olayı eskilerin deyimi ile “ölü sahibi kördür” deyimi ile ölenin öldüğünü fark etmemesine bağlıyorum.

Dış ve iç tüm göstergeler, ha battı ha batacak, ha gitti ha gidecek hesabı yaparken, yöneticiler, saray yerlisi ve ekabir takımı, hala işin laylaylomun da…

Bazı ekonomistler rakamlar vererek, ekonominin sürdürülebilir bir yanının kalmadığını, 2021 bütçesindeki kara delikleri işaret etmektedirler…

İktidar ha bire gazımızı almaya ve bize gaz vermeye, Karadeniz sularında gezmeye devam ededursun, meclise sundukları bütçelerinde, gaz duracak bir yer kalmadı!...

Bakın bu gün en müreffeh ülkelerin personel sayısına ve bizdeki popülist yaklaşımlarla şişirilen devlet personeli sayısına…

Beş milyon, memur ve işçi sayısı ile gelişmiş Avrupa ülkelerini geride bırakan, yöneticilerimiz, Avrupa’nın gösterdiği, üretim, sanayileşme ve dışa bağımlılıktan kurtulmanın binde birini bile gerçekleştiremedi.

Hala iktidar yandaşlarına yeni kadrolar açarak, bu sayıyı yükseltmeye çalışırken, ekonomistlerin kıyamet senaryolarını hiç dikkate almıyor…

Bütçeye eğitim, sanayileşme, üretim alanında hiçbir kalem konulmazken, maalesef, Diyanet ve sosyal yardımlara verilen ağırlıkla, halkı dindar ve dilenci yapmaya yönelik çalışmalar hız vermektedir.

Sivri biberi bile dışardan ithal edeni bir ülkenin en azından kendi tarımında yerli üretime ağırlık vermesi gerekirken, onun bile girdilerinde hiçbir üretim çalışması yok…

Bu gün bütçenin yüzde seksenini personele ayıran bir ülkede, ekonomik gelişme ve iyileşmeden söz edilebilir mi?  

Kısacası Avrupa’nın sanayi, teknoloji ve üretiminden gelen gayri safi mili hasılası ve bu hasılanın kişi başına düşen geliri ile adil dağıtımı ile hak ettikleri müreffeh yaşam için istihdam edilen personeli…

Bizim gibi hiçbir şey üretmeyen, sanayi ve teknolojide dışa bağımlı bir ülkede yaşayan insanların aynı müreffeh hayatı yaşamaları için aynı hizmet gücüne sahip olmaları mümkün değil.

Almanya kendi halkının, sosyal, ekonomik, güvenlik, eğitim ve yargı sistemi için, 5 milyon personel istihdam ediyorsa, bizim o kadar personeli istihdam etmemiz için, onun sanayi gücüne, üretim kapasitesine ve gelirine, bütçesinin büyüklüğüne ulaşmamız gerekir diyor, ekonomistler…

Bakın bize bizdeki savurganlık ve bizdeki israfa her önüne gelen iktidar ver diyor, dağıt diyor, ama kimse üretin, çalışın, yerli malı kullanın demiyor…

Kimse tarımda dışa bağımlılıktan kurtulalım, kimse sanayide montajdan çıkalım, kimse tekstilde ihracata bağlı kalmayalım demiyor…

İşte bu hiçbir fikir ve düşünce üretmeyen, hiçbir sanayi ve teknolojik gelişme göstermeyen, sadece tüketici ve sadece dışa bağımlı bir tüketici kitle olan insanlarımız, en yüksek düzeyde lüks hizmet beklemektedirler…

Bütçenin yüzde seksenini hizmet sektörüne veren bir ülkede kalkınma ve gelişme mümkün olur mu?

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?