Eskiden varlıklı insanlar, büyük sermaye sahipleri, inançlı ve ahireti için bir şeyler yapmaya çalışan insanlar, evlatlarına mal mülk bırakmak yerine mallarını vakfederek, toplum yararına bırakırlardı.
Bu gün bile bir çok köy arazisi veya meyvelik ve bahçelikleri ile bağlarının, vakıf malı olduğunu duymaktayız…
İşte bu vakıf ve vakfetme geleneği İslam toplumunun bir geleneği olarak asırlarca bu topraklarda devam etmiştir.
Bu gün bile birçok eski, yani tarihi han, hamam, medrese ve cami bu bilinç ile toplum yararına vakfedilmiş, aynı zamanda, birçok yol üstü çeşmeler ve açılan patika yolların vakıf malı olduğunu duymaktayız…
Birde büyük araziler ve sulak alanlar ile mesire yerlerinin birçoğu nun vakıf malı olduğunu duymaktayız veya biliyoruz…
Bu gelenek ve bu düşünce Kapitalist sistem beynimize ve ruhumuza yerleştiğinden bu yana, maalesef kimse sürdürmüyor ve sürdürmeye niyetli görünmüyor…
Hatta birçok vakıf malının tapusu hala dedelerinin adına olan bir çok aile bu arazileri satarak yeme yoluna bile gidiyor!
Bu vakıf bilincinden ve ruhundan uzaklaştıkça, inancımız olan İslam bilinç ve düşüncesinden de
uzaklaştığımızın göstergesidir.
Vakıf nedir ve ne anlama gelir:
“1- Bir hizmetin gelecekte de yapılması için belli şartlarla ve resmi bir yolla ayrılarak bir topluluk veya bir kimse tarafından bırakılan mülk, para.
2- Bir topluluk veya bir kimse tarafından bırakılan mülk ve paranın idare edildiği yer.
3- Birçok kişi tarafından kurulan ve toplum yararına çalışmayı ilke edinen kuruluş
İnsanlardaki yardım duygusunu geliştirmek, dayanışmanın önemini anlatmak ve insanların gönül zenginliğine ulaşmasına yardımcı olmak amacı ile 1985 yılından beri 3–9 aralık tarihleri arasında “vakıf haftası” kutlanılmaktaydı fakat yeni yapılan düzenlemeler sonucunda mayıs ayının ikinci haftası yani 08-14 Mayıs Vakıflar Haftası olarak kutlanmaya başlanmıştır.”
İşte anlam ve önemi yukarıda açıklandığı gibi ve toplumun çok önemli bir kesimini ilgilendiren, vakıfların, eski anlam ve önemine kavuşması için öncelikle toplumsal bilincin yeniden olgunlaşması…
Devletin bu alandan tamamen çekilmesi, bunların halkın himmeti ve yine toplumun kontrolüne bırakılması şarttır.
Bunun için resmi yasalar değil toplumsal ve inançtan gelen vicdani yasaların devreye girmesi çok önemlidir.
Yazılı lupta devlet kayıtlarından bilinen vakıflar ile aileler tarafından yapılan toplumsal bağışların sözlü olanlarının tam bir envanterinin çıkarılması.
Toplumun bağış yapması için özendirilmesi gerekir.
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
