USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

VERGİNİ DÜZENLİ ÖDE İNDİRİMİ AL

03-06-2020

Vergisel ödevlerini zamanında yerine getiren mükellefler tarafından kendilerine pozitif ayrımcılık yapılması gerektiği konusunda çoğu zaman mali idare eleştiri almaktaydı. Aslında, 2009 yılında mali idare tarafından mükelleflere karne uygulaması başlatılacağı yönünde açıklama yapılmış ancak; daha sonra yasal altyapısı oluşturulma şansı bulmadan rafa kaldırılmış, gündemden düşmüştü.

Marifetin iltifata tabi olması ve dürüstlüğün takdir edildiğinde insanlara kurallara uymak noktasında motivasyon sağlayacağı gerçeğinden hareketle; beyannamelerini zamanında veren, vergisini düzenli ödeyen diğer mali yükümlülüklerini yerine getiren mükelleflerin mali idare tarafından, pozitif manada, farklı bir gözle bakılması gerektiğini bizde düşünmekteyiz. Son dönemlerde peş peşe çıkan vergi aflarının sadece kısa vadeli çözümler olması, orta ve uzun vadede vergi kaçırmaya ve sahte belge kullanmaya karşı kitle bağışıklığına yol açabilecek nitelikte olması, konunun daha da önem kazanmasına neden olmaktadır.  

Bu anlamda, mali idarenin de bu yönde bir tasarrufu neticesinde, vergisel ödevlerini zamanında yerine getiren mükellefleri ödüllendirmek ve tahakkuk eden vergilerin zamanında tahsil edilmesinin devamını sağlamak amacıyla 6824 sayılı kanunun 4’üncü maddesiyle 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanunun yeniden düzenlenen mükerrer 121. maddesinde yer alan “Vergiye uyumlu mükelleflere vergi indirimi” uygulaması getirilmiştir.

Bu düzenleme ile; ticari, zirai ve mesleki faaliyeti nedeniyle gelir vergisi mükellefi olanlar ile kurumlar vergisi mükelleflerinden gerekli şartları taşıyanların yıllık gelir vergisi veya kurumlar vergisi beyannameleri üzerinden hesaplanan verginin %5’inin, ödenmesi gereken gelir veya kurumlar vergisinden indirilmesi imkanı getirilmiştir.

Ancak ilgili yasal düzenleme uygulamaya geçtikten sonra birçok konuda eleştiri konusu yapılmış ve ihtilaflara neden olmuştur. Bu kapsamda gelir vergisi kanunun ilgili maddesinde 7194 sayılı kanun ile değişiklikler yapılmıştır. Son yapılan değişiklikler sonucunda yayımlanan 312 sayılı Gelir Vergisi Genel Tebliği’de dikkate alınarak bu yazımız kaleme alınmıştır.

 Düzenleme Hangi Mükellefleri Kapsıyor?

Yapılan düzenleme ile mükelleflere getirilen vergi indirimi tüm mükellefleri kapsamamaktadır.

Kapsama giren mükellefler aşağıdaki gibidir.

  1. Gelir Vergisi mükellefleri
  2. Kurumlar Vergisi mükellefleri (finans ve bankacılık sektörlerinde faaliyet gösterenler, sigorta ve reasürans şirketleri ile emeklilik şirketleri ve emeklilik yatırım fonları hariç)

Vergi İndiriminin Şartları Nelerdir?

Söz konusu yasal düzenlemeye göre mükelleflerin vergi indiriminden yararlanması için bazı şartları yerine getirmesi gerekmektedir.

İndirimden faydalanmak için;

  1. İndirimin hesaplanacağı beyannamenin ait olduğu yıl ile bu yıldan önceki son iki yıla ait vergi beyannamelerinin kanuni süresinde verilmiş olması (Düzeltme ve pişmanlık beyannamesi verilmesi bu şartın ihlali sayılmaz.),
  2. Beyana tabi vergi türleri itibariyle, mükellef hakkında ikmalen, re’sen veya idarece yapılmış tarhiyat bulunmaması,
  3. İndirimin hesaplanacağı beyannamenin verildiği tarih itibariyle; vergi beyannameleri üzerine tahakkuk eden vergilerin ödenmiş olması, (Ceza dahil 1000-TL’in üstündeki)
  4. İndirimin hesaplanacağı beyannamelerin ait olduğu yıl ile önceki dört takvim yılında 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 359 uncu maddesinde sayılan fiillerin işlenmemiş olması

şarttır.

Yukarıda belirttiğimiz şartları yerine getiren gelir vergisi ve kurumlar vergisi mükellefleri vergi indiriminden yararlanabilecektir. 

Burada dikkat edeceğimiz husus vergi indirimi tutarının her hal ve takdirde 1 milyon TL’den fazla olamayacaktır. Bu şekilde hesaplanan vergi indirimi tutarı, öncelikle bu beyannameler üzerinden ödenmesi gereken gelir veya kurumlar vergisinden indirilebilecektir. Vergi indirimi tutarının ödenmesi gereken vergiden fazla olması halinde ise kalan tutar, yıllık gelir veya kurumlar vergisi beyannamesinin verilmesi gereken tarihi izleyen bir tam yıl içinde mükellefin beyanı üzerine tahakkuk eden diğer vergilerinden (Geçici, KDV, Muhtasar ve Damga Vergisi vb.) mahsup edilebilecektir. Bu süre içerisinde mahsup edilemeyen tutarlar red ve iade edilmeyecektir.

Peki Düzenleme Yeterli mi?

Tahsilatı artırmak ve mali yükümlülüklerini zamanında yerine getiren mükellefleri ödüllendirmek anlamında getirilen bu düzenleme geç kalınmış fakat son derece yerinde bir düzenlemedir.

Ancak, düzenleme son derece rijit şartları içerisinde barındırmaktadır. Mükellefin ilgili dönemlere ilişkin tüm beyannamelerini (bağlı olunan vergi dairesine verilen tüm beyannameler) zamanında vermesi, tüm beyannameler sonucunu tahakkuk eden vergilerin zamanında ödenmiş olması ve yine tüm beyanname dönemlerine ilişkin mali idare tarafından tarhiyat yapılmamış olması gerekiyor. Geç kalınmış olan bu yasal düzenlemenin işlerlik kazanması açısından gerekli şartların biraz yumuşatılması ve diğer vergi türleri nedeniyle verilen beyannameler (KDV, Muhtasar, Damga Vergisi vb.) üzerine tarh edilecek vergilerinde kapsama alınması gerekmektedir. Ayrıca, bize göre tek şartın ise sadece beyanname verme zamanında mükellefin herhangi bir vergi borcunun bulunmamasının yeterli şart olmasıdır. Ancak bu şekilde yasal düzenleme amacına hizmet etmiş olacak ve çok daha geniş mükellef kitlelerine hitap edebilecek nitelikte olacaktır.  

Bunun en güzel uygulaması şuan SGK tarafından başarılı bir şekilde uygulanmaktadır. Mükelleflerin SGK teşviklerinden yararlanması için zamanında ödeme şartı dışında başka bir şart bulunmamaktadır. Bu nedenle mükelleflerin büyük bir çoğunluğu bu haklarından mahrum olmamak için tüm SGK prim borçlarını zamanında ödemektedirler. Bunun gibi bir düzenleme, bu kanuna da eklenebilir ve kanun uygulamasına işlerlik kazandırılabilir.

Sonuç

Vergisel ödevlerini zamanında yerine getiren mükellefleri ödüllendirmek ve tahakkuk eden vergilerin tahsilatını artırmak için yapılan düzenleme son derece yerinde bir düzenlemedir.

Ancak şartlarına baktığımızda; yerine getirilmesi gereken koşulların fazla olduğu, beklenen etkisi göz önüne alındığında, hitap ettiği mükellef kitlesi marjının düşük kaldığı görülmektedir.

Yasal düzenlemenin amacına ulaşması anlamında gerekli koşulların biraz daha yumuşatılması yarar sağlayacaktır. Hatta tek şartın beyanname verme tarihinde; mükellefin vergi borcunun olmaması tek şart ve yeter olması olmalıdır. Bu şekilde, düzenlemeden beklenen etkinin çok daha olumlu olacağı düşünülmektedir.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?