Çağımız insanı çok nazik ve çok korumasız, savunmasız bir fiziki durum ile karşı karşıya kaldı, bunun başlıca nedenleri ise hücre yenilenme hızını düşüren hareketsizlik ve tembellik…
Çağımız insanı gelişen teknoloji ve bilimsel buluşlar nedeni ile her geçen gün neredeyse kılını bile kıpırdatmadan, hayatını idame edecek aşamaya gelmiş.
Ev kadınlarından tutun, ağır inşaat işçilerinin çalışmalarına kadar, gemi kaptanlarından tutun, araç kullanan TIR şoförlerine kadar…
Ne çamaşır yıkama kaldı, ne bulaşık yıkama, ne dümen çevirme kaldı, ne direksiyon sallayıp lastik değiştirme, ne motor yağı değiştirip, ne de su kaynatma…
İnsanoğlu parmağının ucuyla en ağır iş makinelerinden, en ağır iş gücüne kadar, her şeyi oturduğu yerde görmeye başlamış…
Bu rahatlık bu hareketsizlik her ne kadar, insanoğlunu rahatlatmış görünse de, maalesef insanların yaşam enerjisini bitirmektedir…
İnsanlar yeme içme ve yatma ile geçirdiği zamanını, psikolojik ve fiziksel sorunlarla mücadele ile geçirmektedir…
Sürekli kilo alma ile biçimsiz fiziki görünümleri, sürekli hastalıklarla, rahat olmayan bedenleri ve sürekli yeme ile çalışmayan sindirim sistemleri…
Son yıllarda globalleşen, yani küçülen dünyamızda, çok çabuk yayılan virüslerin nedeni de bu olsa gerek, son on yıl içinde, neler görmedik ki…
Kuş gribi, Domuz gribi, Sars virüsü, HİV virüsü ve şimdide Korona virüsü, tüm dünyamızı baştan sona sarmaktadır, bu virüsler dünya sağlığını tehdit ettiği gibi, dünya ekonomisini de sarsmaktadır…
Bu virüs bu güne kadar yüzün üzerinde can almış ve binlerce kişiye bulaşmış, bu güne kadar ise hiçbir önleyici tedavi bulunamamış…
Bakın bu konu ile ilgili açıklamalar ne demektedir.
“Genel olarak, influenza (grip) virüsü dışında, solunum yolu infeksiyonlarına yol açan virüslere yönelik etkin bir ilaç ya da aşı yoktur. Dolayısıyla, influenza dışındaki bu virüs infeksiyonlarından, genel önlemler dışında korunma imkânı ve genel sağlık desteği dışında tedavi seçenekleri bulunmuyor.
Antibiyotikler yalnızca bakteri olarak adlandırılan infeksiyon etkenlerine karşı etkilidir; virüs infeksiyonlarında faydaları yoktur.
Bazı solunum virüslerinin kaynağı çeşitli hayvanlardır. Mesela influenza (grip) virüsünün kaynağı su kuşlarıdır. (2019-nCoV) salgınına yol açan koronavirüsün de ana kaynağının yarasalar olduğu düşünülmektedir. Çin mutfağında hem çok çeşitli kara, hava ve su hayvanları kullanılmakta hem de bu hayvanların etlerinin “taze” (olabildiğince yeni kesilmiş) olması tercih edilmektedir.
Tehdit düzeyi, virüsün insandan insana bulaşma kabiliyeti kazanmasıyla artar. Virüsler geçirdikleri bir dizi mutasyon sonucu bu yeteneği kazanabilirler. Günümüzdeki yoğun seyahat ve yakın sosyal ilişkiler ortamında insandan insana geçebilen virüsler kolaylıkla tüm dünyaya yayılabilmektedir.
Koronavirüsler, domuzlar, evcil ve evcil olmayan kuşlar, yarasalar, kediler, köpekler ve develerde yaşamaktadır. Yakın geçmişte koronavirüsler insanlarda üç salgına sebep olmuştur. 2003’te SARS olarak tanımlanan, Ağır Akut Solunum Hastalığına yol açan koronavirüs Uzakdoğu’da bir çeşit yabani kediden, 2012’de MERS olarak tanımlanan, Ortadoğu Solunum Hastalığına yol açan koronavirüs ise Suudi Arabistan’da develerden insana geçmiştir. Şu anda salgına sebep olan koronavirüsün önce yarasadan insana geçtiği ve ardından insandan insana geçmeye başladığı düşünülmektedir. Dolayısıyla, halen ülkemizdeki kuş, kedi ya da köpekler sağlık açısından hiçbir tehdit oluşturmamaktadır.”
Özellikle Uzakdoğu menşeli olan bu hastalıkların ise genellikle bu bölgelerde yaşayan insanların, kullandıkları farklı hayvan etlerinin, bulaştırdığı hastalıklar…
Mesela; Kedi, Köpek, Yılan, Yarasa… Gibi hayvan etlerinin taze yenilmesinden kaynaklanması çok ilginç...
