İHD ve kayıp yakınları tarafından düzenlenen “Kayıplar Bulunsun, Failler Yargılansın” eyleminin 344’üncüsünde, 20 Temmuz’da Suruç’ta meydana gelen patlama sonrasında yeniden başlayan ve yaklaşık iki aydan bu yana devam eden çatışmalı süreç sonrasında yüzlerce kişinin yaşamını yitirdiği belirtildi. Gülistan Caddesi İnsan Hakları Anıtı önünde bir araya gelen insan hakları aktivistleri ve Kayıp Yakınları adına basın açıklaması yapan İHD Batman Şube Başkanı Mehmet Bağatır: “90’lı yıllardaki çatışmaların sonucu olarak yoğun ve sistematik bir şekilde insan hakları ihlalleri yaşandı. Geçmişte yaşanılmış insan hakları ihlallerinden birisi de kaybedilen ve bugüne değin akıbetleri konusunda ilerleme sağlanamamış yaşam hakları ihlal edilmiş kayıp insanların konusudur. Bizler İnsan Hakları Aktivistleri olarak geçmişte meydan gelmiş hak ihlallerine karşı mücadele ederken 20 Temmuz’daki Suruç katliamından sonra yeniden başlayan ve yaklaşık iki aydır devam eden çatışmalarda yaşamını yitiren insanların sayısı ne yazık ki yüzlerle ifade edilmektedir. En son Yüksekova ile Geliye Doski’de meydana gelen saldırıda ondan fazla güvenlik görevlisinin yaşamını yitirmesiyle toplumda oluşan hassas hava, kimi karanlık güçler tarafından istismar edilmiş ve kitleler kışkırtılmıştır.” dedi.
“Barış müzakereleri devam etmeli!”
İnsan Hakları Derneği ve Kayıp Yakınları tarafından Gülistan Caddesi İnsan Hakları Anıtı önünde gerçekleştirilen “Kayıplar Bulunsun, Failler Yargılansın” eyleminde yaklaşık iki aydan bu yana devam eden çatışmalı sürecin bir an önce son bulması çağrısında bulunuldu. Konu ile ilgili basın açıklaması yapan İHD Batman Şube Başkanı Mehmet Bağatır: “Bu olaylar neticesinde HDP genel merkez binası dahil olmak üzere onlarca il ilçe teşkilatı ile Kürt yurttaşlara ait ev ile işyerleri yakılmak suretiyle tahrip edilmiş ve kullanılmaz hale gelmiştir. Yine bu süre zarfında karanlık ve ırkçı gurupların saldırısı sonucunda İstanbul ve Antalya'da olmak üzere iki yurttaşımız yaşamını yitirmiştir. Batı illerinde 'iç savaşın' ayak seslerini anımsatan bu olumsuz gelişmeler yaşanırken Kürdistan'da tüm hızıyla devam eden silahlı saldırı çatışma ve bunları takip eden operasyonlar sonucunda onlarca sivil insan yaşamını yitirirken yapılan baskınlarda binin üzerinde insan gözaltına alındı, bunlardan iki yüze aşkın insan tutuklanmıştır. Yine Meclis gündemine alınıp yasallaşması ile birçok hak ve özgürlüğü sınırlaması yanında hak ihlallerine neden olacağı açık olan 'güvenlik paketine' dayalı olarak mülki amirlere tanınmış sokağa çıkma yasağı yetkisine sıklıkla başvurulduğu görülmektedir. Sokağa çıkma yasağının en son uygulandığı Cizre ilçesindeki durum dikkate alındığında başta kesintisiz ve bir haftaya aşkın bir süre ile devam ettiği gözetildiğinde anayasa ve uluslararası sözleşme ile yurttaşlara tanınan birçoğu sıcak savaş halinde bile sınırlandıramayacak olan başta yaşam hakkı olmak üzere, iletişim ve seyahat özgürlüğü, sağlık hizmeti haklarından mahrum bırakacak şekilde uygulandığı ve şehirleri cezaevlerine dönüştürecek şekilde insanların esaret altına aldığı görülmektedir. Son olaylarda da görüldüğü üzere çatışmaların bu haliyle devam etmesi halinde, çatışmaların sadece çatışan taraflarla sınırlı kalmayacağı ve tüm toplumun kanlı bir iç savaşa teslim olacağını öngörmek için kahin olmaya gerek yoktur. Toplum olarak içinde yuvarlandığımız bu şiddet sarmalından kurtulup varlığımızı ve geleceğimizi güvenceye almamızın yegane yolunun iç barıştan geçtiği açıktır. Bunun için; Çatışmaya taraf olanların derhal elini silahtan çekmeye ve iki yıldır devam eden fiili çatışmasızlık haline dönmelerini, Siyasal iktidar ile Kürt Siyasal hareketi arasında müzekkerelerin yeniden başlamasını, Fiili oluşabilecek çatışmasızlık haliyle barış müzekkerelerinin tarafsız ve bağımsız gözlemci dahilinde devam edilmesini diliyoruz.” ifadelerine yer verildi.
