Gündem

“90’lı yıllardan daha kötü bir vahşete maruz kalıyoruz”

İnsan Hakları Derneği Batman Şubesi tarafından her hafta cumartesi günü Gülistan Caddesi İnsan Hakları Anıtı önünde gerçekleştirilen ‘Kayıplar Bulunsun, Failler Yargılansın’ eyleminin 341’incisi düzenlendi.

“90’lı yıllardan daha kötü bir vahşete maruz kalıyoruz”
23-08-2015 19:06

Karanlık bir tarihe tanık olan Kayıp Yakınları’nın maalesef son günlerde yaşanılan olayları tedirginlikle izlediğini belirten İnsan Hakları Derneği Aktivisti Av. Mesut Aydın: “90’lı yıllarda Kürdistan coğrafyasında yaşatılan acılar daha dinmemiş, kayıplarımız bulunmamış, failler yargılanmamışken her geçen gün yeni acılar yaşamaya devam ediyoruz” dedi. Aydın açıklamasının devamında: “Terör örgütlerine operasyon adı altında her türlü demokratik hak ve özgürlüklere saldırarak adeta topluma savaş açan iktidar, “IŞİD’e operasyon”adı altında da 3 yıldır karşılıklı çatışmasızlık halinde oluğu PKK kamplarını ve Kürt sivil yerleşim alanlarını bombalayarak adeta 12 Eylül Askeri darbe günlerini aratmayan uygulamaları devreye sokmuştur. Bu sebepledir ki, gözümüzü açtığımız her gün yeni bir katliam haberiyle karşılaşıyoruz. Karanlık tarihin hüküm sürdüğü 90’lı yıllardan daha kötü bir vahşete maruz kalıyoruz. O zamanlar köyler zorla boşaltılırdı. Şimdi kent merkezleri de dahil köyler içinde yurttaşların da olduğu şekilde bombalanıp taranıyor. Nitekim Varto’da, Cizre’de, Silvan’da, Diyadin’de evler, dükkânlar, arabalar, işyerleri, sokaklar yurttaşlar hedef alınarak devletin güvenlik güçleri tarafından tarandı. Devletin başına geçen, siyasal erki kullanan hiçbir zihniyet bugüne kadar işlenen cinayetleri aydınlatmadığı için insan ırkına, ırzına, malına yapılan saldırılar devam etmektedir.” diye konuştu.

 “ARTIK YETER, ÖLENLER BİZİZ!”

Her hafta cumartesi günü Gülistan Caddesi İnsan Hakları Anıtı önünde bir araya gelen “Kayıp Yakınları” 341. kez bir araya gelerek, ‘Artık yeter! diyoruz. Siviliyle, askeri, polisi, gerillasıyla ölenler biziz’ dedi. Kayıp Yakınları adına basın açıklamasını okuyan İnsan Hakları Derneği Aktivisti Av. Mesut Aydın: “Hiçbir güvenliği kalmayan insanlar yine İstanbul, İzmir gibi metropollerde insan onuruna yaraşmayan işlerde çalışmak zorunda kalacağı şekilde göçe zorlanıyor. İŞİD’in Rojava Kürdistan’ında yapmak istediğini Türkiye Cumhuriyeti kendi yurttaşları olan Kürtlere uyguluyor. Kürt ve muhalif kesimleri gözaltı ve sivil katliam dediğimiz operasyonlarla baskı altına alıp yıldırmaya çalışıyor. Burhan Kuzu, 7 Haziran akşamı yaptığı açıklamada milletin 400 milletvekili vermediği için kaosu seçtiğini söylemişti. Sağlık Bakanı açıklamasında keşke 400 milletvekilini verseydiniz dedi. Bütün ülke, hesabı oy üzerine kurulu. Cumhurbaşkanı işi daha da ileriye götürerek katıldığı cenaze törenlerinde ölen asker ailelerinden oy istiyor. Başkanlık hayalleri için başka ailelerin çocuklarını feda edebiliyor. Ölen askerlerin ailelerine ‘’ne mutlu onlara ki …’’ diyen cumhurbaşkanına sesleniyorum. Hiçbir anne baba oğlunun ölümüne mutlu olmaz. En güzel yaşlarında olan gençler Sarayın savaşında ölüme götürülüyorlar. Gencecik çocukları askere zorla götürmeyi bırakın. Bu savaşa bir son verin. Türkiye'nin çeşitli cezaevlerindeki mahpusların son dönemdeki katliam operasyonların sonlandırılması, cenazelerin sınırdan ülkeye alınmamalarını protesto etmek ve "barış" çağrısıyla "süresiz, dönüşümlü" açlık grevleri 15 Ağustos 2015 tarihinden bu yana 7 gündür devam etmektedir. Mahpusların çağrıları insancıldır. Türkiye demokratik kamuoyunu, kurumları, siyasi partileri, aydınları, kadınları ve özgürlükçü basını yeni bir savaşa karşı tutum almaya karşı koymaya çağırıyoruz. Barış ve demokratik bir çözüm için ayağa kalkmak, Türkiye ve Kürdistan’da yaşayan her insanın ortak görevidir. Artık yeter! diyoruz. Siviliyle, askeri, polisi, gerillasıyla ölenler biziz. Bu coğrafyanın çocukları ve halklarıdır. Savaş tüm suçların anasıdır. Savaş isteyen kim olursa olsun lanetlenmelidir. Barış, halkların en büyük ve en değerli bayramıdır! Bu savaş, hukuku tanımayan bir kişinin grubun çıkarı ve iktidar hırsı uğruna halkları birbirine kırdırılmaya çalışmaktan ve felakete sürüklemekten başka bir şey değildir. Halkları savaşa sürükleyen iktidarın barıştan ve insani değerlerden uzak bu politikasına karşı duralım, teşhir edelim. Onurlu bir Barış sağlanana kadar İnsan Hakları Aktivisitleri olarak mücadele edeceğimizin bilinmesini istiyoruz. Biz insan hakları savunucuları olarak geçmişte faili meçhul cinayetlere kurban giden, gözaltında zorla kaybedilen ve günümüzde yine sokak ortasında infaz edilen, sebepsiz yere gözaltına alınıp zindanlara atılan insanlarımızın hesabı sorulmadıkça, failleri bulup yargılanmadıkça bu alanları terk etmeyeceğiz. Halkımıza da buradan savaşı kutsallaştıran devlet mantığına rağmen barış çağrısı yapıyoruz. Çünkü biliyoruz ki en kötü barış en iyi savaştan iyidir.” dedi.

 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER