Halkların Demokratik Partisi (HDP) Batman Milletvekilleri Saadet Becerekli, Ayşe Acar Başaran ve Ali Atalan son günlerde Batman’da meydana gelen hukuk dışı göz altıların ve keyfi tutuklamaların araştırılması amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Meclis Araştırması açılmasını istedi. Araştırma önergesinde HDP Milletvekilleri şunlara dikkat çekti: “Özellikle 4-5-6 Ağustos tarihlerinde Sason’da gerçekleştirilen operasyonlar kapsamında gözaltına alınan yurttaşlara uygulanan fiziksel ve psikolojik şiddete değinilirken, özellikle Suruç Katliamı sonrasında IŞİD’le mücadele adı altında başlatılan operasyonlar bahane edilerek partimiz Halkların Demokratik Partisi’ne, muhalif ve demokratik güçlere yöneltilen operasyonlar kapsamında, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri başta olmak üzere tüm Türkiye’de çok sayıda yurttaşımız gözaltına alınmıştır. Yurttaşlarımız bu gözaltılar sırasında 90 yılları hatırlatan insanlık dışı, onur kırıcı muamelelere ve ağır işkencelere maruz kalmışlardır. Kolluk kuvvetlerinin yurttaşlara yönelik saldırgan, hukuk dışı ve düşmanca tavırları basında da genişçe yer bulmuş ve vicdanları yaralamıştır. Birçok kez kolluk kuvvetleri yasal sınırları aşarak darp, yaralama ve hatta ölüme sebebiyet vermiştir. Uygulayanları ve karar alıcıları herhangi bir cezaya tabi tutulmadığından bu şiddet artarak devam etmektedir.”
“TELEFON DİNELMELERİ BAHANE EDİLDİ”
HDP Batman Milletvekilleri son günlerde yaşanan gözaltı olaylarını meclise taşıdı. Meclis Başkanlığına araştırma önergesi veren HDP Batman Milletvekilleri Ali Atalan, Saadet Becerikli ve Ayşe Acar Başaran, Türkiye’nin demokratik güçlerine yönelik kolluk kuvvetlerinin uyguladığı şiddetin kaynağının belirlenmesi, Anayasa ihlallerinin araştırılması için verdiği meclis araştırma önergesinde: “Batman genelinde yapılan ev baskınlarında çok sayıda kişi gözaltına alınmıştır. 4-5-6 Ağustos 2015 tarihlerinde Batman’ın Sason ilçesinde jandarma tarafından yapılan ev baskınları sonucu Sason’un Karameşe, Kelhasan, Hevre köylerinden 9 yurttaşımız hukuk kuralları hiçe sayılarak 2012-2013 tarihli telefon dinlemelerinin bahane edilmesiyle gözaltına alınmışlardır ve yeni delil olmamasına rağmen, dosyalarına “gizli tanık” beyanı eklenerek gizlilik kararı konulmuştur. Aramalar sırasında evler darmadağın edilmiş, yasal olmayan şekilde hem gözaltına alınan kişilerin, hem de ev halkının elektronik iletişim araçlarına yerinde imaj alımı yapılmadan el konulmuş, gözaltına alınan yurttaşlara ise fiziksel ve psikolojik şiddet uygulanmıştır. Gözaltına alınma sırasında 2 yurttaşa kafalarına basmak, boyunlarını sıkmak ve tırnaklamak suretiyle fiziksel şiddet uygulanmış, bu kişiler hastaneden darp raporu almak durumunda kalmıştır. Gözaltına alınmış olan yurttaşlar nezarette kendini “Jandarma İstihbarat Memuru” olarak tanıtan “Ahmet” isimli soyadı bilinmeyen bir kişi tarafından avukat eşliği olmadan usule aykırı olarak ifade vermeye zorlanmışlardır. Ayrıca 48 saatlik hukuki gözaltı süresi, usulsüz bir şekilde el konulan elektronik araç ve gereçlerin imajlarının alınması bahane edilerek 96 saate uzatılmıştır. Gözaltına alınan yurttaşların avukatları ile görüşme süreci savcı tarafından sorgulama yapılmamışken “menfaat çakışması” bahane edilerek engellenmiştir. Gözaltı süresi boyunca yurttaşlarımız psikolojik ve yer yer fiziksel şiddete maruz kalmışlardır. Sorgulama işlemi sırasında susma hakkını kullanmak isteyen yurttaşlar, yönlendirici sorular kullanılarak ifade vermeye zorlanmıştır. Gözaltına alınan yurttaşlarımız, gözaltı süresinin üçüncü gününde adliyeye getirilmişler, savcılıkta ifadeleri alınmadan önce bekleme salonu yerine, elleri birbirlerine bağlı şekilde 8 saatten fazla 42 derece sıcaklıkta camları kapalı olan klimasız zırhlı bir araçta bekletilmişlerdir. Bu sırada araçta bulunanlardan bir kişi boğulma tehlikesi geçirmiş, bir diğeri ise fenalaşarak bayılmıştır. 20 saat süren savcılıktaki ifade verme işleminin ardından mahkemeye sevk edilmişlerdir. Hem savcılıkta hem de mahkemede gözaltına alınanların ifade verme işleminden önce kendisini “Jandarma İstihbarat Memuru” olarak tanıtan “Ahmet” isimli şahıs savcı ve mahkeme heyetiyle usule aykırı bir şekilde birebir görüşmüştür. Hukuksuz bir şekilde yürütülen tüm bu süreç sonunda gözaltına alınanlardan 7’si tutuklanmış, 2’si serbest bırakılmıştır. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 3. maddesi “Hiç kimse işkenceye, insanlık dışı ya da onur kırıcı ceza veya işlemlere tabi tutulamaz” şeklindedir. İşkence yasağının devletlere yüklediği iki temel yükümlülük bulunmakta olup, devletin işkence eylemlerini ajanları aracılığıyla işlememesi ve hoş görmemesi, devletin esasa ilişkin ödevini, diğer bir deyişle negatif yükümlülüğünü oluşturmaktadır. Bunun yanında, devletin işkencenin hiç gerçekleşmemesi için gerekli yasal ve yapısal düzenlemeleri gerçekleştirmesi, ancak tüm çabalara rağmen ihlal iddiaları ortaya çıktığında ise, bunların doğruluğunu araştırıp, yaptırım ve giderim mekanizmalarını işletmesi gerekir. Partimiz, çalışanlarımız ve Türkiye’nin demokratik güçlerine yönelik kolluk kuvvetleri tarafından uygulanan şiddetin kaynağının belirlenmesi, Anayasa ihlallerinin araştırılması ve hukuk kurallarına aykırı şekilde yapılan uygulamaların engellenmesi amacıyla bir Meclis Araştırma Komisyonu kurulması elzemdir.” dediler.
